Sizin hiç mermi vızladı mı burnunuzun ucundan,
Bomba sesi kulağınızı döverken, barut kokusu midenize işlerken.
Yerden kalkan enkaz üstten yağan mermiler,
Cesareti ve imanı göğsünde kahraman gençler,
Sımsıcak bir kandan süzülen şehadetin şerbeti,
Yüceltmekte bu kubbede o arslan neferi.
* * * * *
Hani aktarmış tı ya o mucizevi içgüdüsüyle Akif,
Yazmıştı ya Çanakkale destanında dizileri:
“Yerin altında cehennem gibi binlerce lagam,
Her lağamın yaktığı yüzlerce adam,
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir savrulur enkaz-ı beşer”
* * * * *
Bir çıktı mı nefer yola,
Can göktedir, yar göktedir, yaradan taaaa içinde,
Ancak son saniyesinde açılır perdeler,
Sevdalar, canlar, cananlar bir bir geçerler.
Ve o da yükselir, vatanın manevi bekçileri olan ölümsüzler ordusuna,
Çok geçmedi hatırlarsınız. 22 Ekim 2007 tarihinde aşağıdaki ağıt gazeli yazmıştım, şehit haberlerini izler izlemez televizyonlarda. Ve bu ay bütünüyle terörü lanet mitingleriyle geçmişti bütün yurrta. Mitinglerde de ben haberler bitmeden peçeteye yazmış olduğum bu duyguları paylaşmıştım kürsüden binlerce heyecanlı topluluğa. Yine başka bir tarih, ve yine tarih tekerrür etmekte. Yine analar üzüntülü, yine bizler buruk ve matemlerdeyiz.
Bir Şehit Gazeli de Ben Yazmak İstemiyorum Memedim!!!
“Şehitler ölmez, vatan bölünez” nağmeleri duyuyorum etraftan,
Sana şiirler yazmak gelmiyor içimden,
Üzerine güller dökmek nafile…
Postalının tabanındaki yarıklardaki çamur olam çıktığın yolda,
Veya palaskandaki kemerin iğnesi olam Memedimmm!Sana nağmeler yazmaya haya ediyorum yine de,
Korkusuzcasına şahin bakışlarının altında,
Keyfe keder dünyamda içtiğim çayımın rengindesin,
Beynimdesin vatan aşkıyla atan kalbimin şimşeklerimdesin.
Elde sensin, dilde sensin gönüldesin taçtasın,
Kahpelerin kalleşlerin yüzünden revaçtasın.Sen kii, “Murat Dağlarından İndik Aşağı” türküsünü söylerken Gabar Dağlarında,
Elinde silah, burnunun ucundan geçen merminin vızıltısını duyarım içimde.
Sevdiklerinin gözyaşlarında akarım,
Damla damla kan kan bedelini ödeyemem Memedim.
Sana nağmeler yazarken erir kelimeler,
Hainlere rağmolur titreyen bedenim. Ben kii, milliyetindeki değerlerle şevklenen,
bağımsızlık marşızı dinlerken sicimlenen gözyaşlarımda iç çekişen bir neferim.
Sen şüheda mertebesindeyken, ben şüheda fışkıracak toprağı öpenlerdenim.
Toprak koksun üstümüzde, gün doğmasın, günler aydınlık olsun milletime.Bu milletin dini bir, ülküsü bir, türküsü bir, birdir bir olan Allah iledir.
Bu millete bu cennet zemine sevdalıdır yüreğimiz,
Senin gibi, TIPKI SENİN GİBİ, TIPKI SENİN GİBİ MEMEDİMMM!Sana kızıl kanlar yakışır, bana da kalbimin taaaa içlerinden dökülen nağmeler,
Nağmeleri dökerken kızıllıklarının içinde yüzenlerdenim.Bir benim, bizdenim, bizim milletin cemindenim,
Sendenim, senin DEMindenim.(*)DEMİNDEN derinden, vuslatın kederinden aşkla şevke peşinden gidenlerdeniz.
Sana sevdamız, sana rüyamız, ötelere (imanla) gidenlerdeniz.
Memedimm, sana ben gitme demedimm, diyemedimmmmm!(*)Dem: Kan
22 Ekim 2007 Balıkesir
* * * * *
Bu satırların ardından aynı konuda yine birlikteyiz.
Edebiyatı severim. Dili severim, dilimizi çok severim ama, vefasızlık, zorbalık, ihanet, terör kelimeleri bir başka soğuktur benim için. Hep anlamakta güçlük çekmişimdir, insanlar neden en mütaz özelliği olan dil ve düşünce yeteneğini kullanmazlar diye. Pek tabi ki bu topraklarımızda bu coğrafyamızda sorunlar olacak. Biz memnun muyuz her gün orta sınıfın hala yok olmasına. Ama akıl var. İzan var. Bu ülke bu devlet biziz. Biz oluştururuz bu ülkeyi biz işletiriz. Bizler bütün bir Türkiye’de yaşayan kişileriz.
Yöneticilerimiz bizden çıkar, bizler için vardır, bize hizmet ederler, etmeseler de etmeliler. Yola gelmeyenler için adalet var. Yolsuzlar için ceza var. HAK VAR HUKUK VAR.
Sanmayın HAK ve HUKUK sadece öbür dünyada. Değil elbet. Orası Allahın divanı, burası da kulların divanı. Er geç tecelli eder, ama mutlaka eder. Adalet sistemimizde gecikme varsa hızlandırmak için çalışırız, teknolojini geliştirmek, personelinin bakış açsını değiştirmek için gayret ederiz.
Yolsuzluğa batmış vekillerimiz varsa hesabını sorarız. Ama nasıl? Zorbalıkla mı, terörle mi, tehditle mi
Tabi ki hayır.
Hizmet ortada, varlık ortada, zaman belli zemin bellidir. Varsa bir suç veya ihanet, önce adalete gönderir sonra o kişi veya kişileri SANDIKTA gebertiriz. Karneye bakar notumuzu verir gerekirse başka bir iktidar diriltiriz.
Ey halkım, ey insanlar, önünüze yarın seçim sandığı getirilecek. Oy gününden önce lütfen ama lütfen ortaya konulan icraat karnelerini iyi inceleyin. Annenizin deterjanını kullandığınız gibi, veya pazardan karpuz alır gibi oy kullanmayın. Bu kullandığımız oylar ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak.
BU KULLANDIĞIMIZ OYLAR ÜLKENİN DÖRT BİR YANINA HİZMET OLARAK GİDECEK. ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETİ KURDUKTAN SONRA DEMİR AĞLARLA ÜLKEYİ ÖRDÜĞÜ GİBİ, FABRİKALARI ÜLKENİN DÖRT BİR YANINA ÇİÇEKLER GİBİ EKTİĞİ GİBİ, BİZLER DE ÜLKEMİZİN HER BİR YANINA ŞU YA DA BU ŞEKİLDE EŞİT VE ADİL HİZMET ANLAYIŞIYLA HİZMET GÖTÜRMEYE MECBURUZ.
Doğu ve güneydoğu bölgelerimizde kalkınmışlık adaletsizliği gerçek bir vakıadır. Bu gerçek değişmez gerçek değildir.
Milli sınırları içinde olan toprak bütünlüğü üzerinde yaşayan insanlar olarak her karış her il ve bölgeyi kendi evimiz ocağımız, kendi insanımız olarak biliriz. Bilmeliyiz.
Ey işadamları, lütfen siyasetçilerimizin yakasını bırakın. Para ve mal hırsı bu dünyadadır. Hepsi siz ölünce altınızda ve ardınızda kalacaktır. Yatırım kararlarınızda batıya odaklanmayın.
Ey yöneticilerimiz, teröre fırsat vermeyecek icraatların aciliyeti vardır. KALKINMA HIZI KADAR KALKINMADA BÖLGESEL ADALET TE ÖNEMLİDİR. KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİRDEN GELİRİN ADİL BÖLÜŞÜMÜ DAHA ÖNEMLİDİR.
EY YÖNETİCİLER, ÜZERİNE BASTIĞINIZ TOPRAĞIN AŞKINA,
BU GÜNÜMÜZÜ SAĞLAYAN ŞEHADETLERİN AŞKINA,
UĞRUNDA KANLAR DÖKÜLEN VATANIMIZIN AŞKINA,
ÖNÜNDE TÜM İNANANLARIN EĞİLDİĞİ ALLAHIN AŞKINA
DOĞUSUYLA BATISIYLA YATIRIMLARI DAĞITIN, İNSANLARA ÜRETİM İÇİN FIRSAT VERİN.
SORUN DEĞİL ÇÖZÜM ÜRETİN, TERÖRE FIRSAT VERMEYİN,
ANALARIMIZIN BABALARIMIZIN BACILARIMIZIN İÇİ RAHAT ETSİN, AKAN KAN ŞEHİTLERİMİZİN ÖLÜMSÜZ MADALYASIDIR.
ÖNÜMÜZE BAKALIM, İKTİDARIYLA MUHALEFETİYLE, BÜROKRATIYLA, ÇİFTÇİSİYLE ESNAFIYLA EL BİRLĞİYLE NİCE AYDINLIK YARINLARA.
Bu yazı “Şehitleri Anma ve Terörü Lanet” mitinginde yaptığım bir konuşma metnidir.
Esenlikle.