Bundan yaklaşık bir ay önce 29 Mart 2008 tarihinde “Sonuç: Ak Parti Kapatıl(a)mayacak” diye bir yazı başlığı kullanmıştım. Aslında bu tam bir temenni idi. Çünkü o tarihteki yazımın ayrıntısına bakıldığında görülecek ki, partinin siyasal ve siyasallaşmış yargısal mekanizmalarla kapatılmasının son derece vahim bir durum olduğunu, bu vahim durumun Türkiye için büyük bir talihsizlik olacağını yazmıştım.
Devamla, AK Partiyi ben ve benim gibi düşünenler sandıkta kapatmalıdır diye yazmıştım. Yani bir halk bir vatandaş olarak oy vermeyerek, politikalarına geçit vermeyerek bu partiye karnesi eline verilmelidir demek istemiştim. Manken Aysun KAYACI ‘nın dile getirdiği bir söylem oldu. Kendisi söyleminde son derece haklıdır. Katılıyorum. Ancak bu sözü söylemek Aysun Hanımın ne haddinedir ne de bunu söyleme durumu vardır. Bunu söyleyecek kişi, seçim sistemimizin barajlı D’hondt yöntemi esasına göre yapıldığını bilecek bilgi düzeyinde olmalıdır.
Nitelikli oy ile niteliksiz oyun ortalaması alınarak yasamanın ve yürütmenin oluşturulması ikili bir parlamento gerektirir. Birleşik Krallıktaki (İngiltere) Avam ve Lordlar kamarası gibi. Ya da yakın tarihimize baktığımızda Meclis ve Cumhuriyet Senatosu gibi bir yapılanma.
Çirkin olan başka bir şey var. O da, bir çuval kömürle bir aylık kumanya ile işsizliğin yüzde 11 lere ulaştığı bir demografik yapıda bu kişilerin oyunun iktidar partisi tarafından satın alınıp bu kişilerin kullandığı oy ile benim ve sizlerin gibi insanları yönetmek istemeleridir. Yani niteliksiz nüfus kitlesinin oylarıyla nitelikli nüfus kitlesini yönetmek isteyen TAŞERON mantıkla çalışan bir siyasal parti’nin bu gün kendini bu oylarla güçlü görerek benim 10 senedeki reel gelirimin yerinde saymasının müsebbibi olmasıdır.
Benim ülkemin Başbakanının GSMH yı 7500 dolara çıkardığını gözümün içine baka baka televizyondan bana söylemesi benim için hiç ama hiç bir şey ifade etmemektedir. Evet sırası yaklaşmıştır. AK Parti son kredisini kullanmıştır. Bundan sonraki seçimde iktidara yeniden gelebilir mi bilmiyorum ama, eğer hasbel kader yeniden tek başına veya ortak olarak iktidara gelirse, bu onların hakkı olmayacaktır. Bu olsa olsa, bir çuval kömür ve bir aylık kumandayla oyunu veren niteliksiz insanların iktidarı olacaktır. İşte bu iktidarı ben sandığa gömmek isterim.
Siyasal veya siyasallaşmış yargı entrikalarıyla partinin kapatılması değil bizzat kullandığım oy ile bunu başarmak isterim. Bu belirttiğimin aksi durum, ne demokrasiye ne hukuk devletine ne de kurumsallaşmış teamülleri oluşmuş devlet olgusuna sığmamaktadır.
Şimdi başlığa değinecek olursak: AK Partinin kapatılacağı sinyalini aldım. Bu bilgi belki bana bu satırları kaleme almama neden oldu. Partinin kapatıl(a)mayacak olması aklın gereği ve gerçekliği idi. Ancak ortada akla, mantığa, izana, teamüle, hukuka uymayan uyamayan başka etkenler bulunmaktadır. Bu etkenleri küresel güçlerin kavgası veya Amerika ile Rusya’nın iç pazarlıklarına kadar bile genişletebiliriz.
Vatandaşlarımız kendi düzleminden filin hortumunu tuttuklarında elbette ki file boru diyeceklerdir. Dünyadan göğe doğru yükseldikçe dünyanın düz değil yuvarlak olduğunu görebiliriz. İşin içinde işler var. Matruşka misali. ErgeneKONDU bir taraftan FETHULLAH GÜLEN gerçeği diğer taraftan, dengeler zavallı insanların oylarıyla büyük sermayelerin RANT paylaşımından ibaret. Haaa, bir de Siyasal Misyoner odaklarının ErgeneKONDU cularla olan işbirliği cabası.
Son cümlem: Eğer başarısız veya halktan kopuk bir iktidar varsa bunu ben sandığa gömmeliyim arkadaş.
YAZI SÖZLÜĞÜ:
Demografi: Nüfus
Matruşka: İç içe geçmiş adamcıklardan oluşan Rus biblosu.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.