Tarih Nedir

Geçmişte yaşanılan olayların, konuların zaman ve yer göstererek yaşanılan güne aktarılmasıdır.

Tarihin kayda geçirilmesinde olayı bizzat yaşayanların, görenlerin çok önemli bir yeri vardır.

Tarihi yazanlar, araştıranlar objektif olmalı, tarafsızlığını korumalıdır. Ama insanoğlu yaratıldı yaratılalı tarihe not düşenlerin büyük bir kısmı objektifliğini koruyamamış, tarafgir olmuş, hissiyatını ön planda tutarak tarafgir bir tarih bilgisi oluşturmuştur.

Talebelik dönemimiz yoğun olarak öğrenci hareketlerinin olduğu bir dönemde geçmişti.
Ankara’ da bulunuşum dolayısı ile birçok gösteriyi, mitingi görmüş, arkasındanda gördüklerimi televizyon ve basından takip etmiştim.

Sağcıların mitingi olur;

Solcu basın yayın bunu haberleştirirken:

[Bir kaç bin kişinin katıldığı miting son derece sönük geçti] diye haber geçer.
Sağcı basın yayın; [On binler miting meydanındaydı. Son yılların en büyük mitingi idi] diye haber yaparlardı.

Solcuların mitingi olur;

Sağcı basın yayın mitingi haber yaparken [Birkaç bin kişinin katıldığı olaylı mitingde istediklerini bulamadılar.]

basın yayın [Yüz binler yürüdü. Son yılların en büyük mitingi idi]

Diye haber yaparlardı.

Ankara’da miting alanı olarak kullanılan Tandoğan Meydanı vardır. Bu alanın kapasitesi bulvarlara taşmak kaydı ile 120000(yüz yirmi bin) kişidir.

Bu alanda miting yapılır; ”mitinge üç milyon kişi katıldı” diye haber geçilir.

Bu bilgiler yazılı olarak basında da yer aldığından yarının araştırmacıları geçmişi bunlardan yararlanarak öğrenecek ve birilerine övgüler düzerken, birilerini haksızlıkla kötü olmakla suçlayacaklardır.

Bir Fransız tarihçisi araştırma yaparak, topladığı arşiv bilgileri ve belgeler ile araştırma konusunu kaleme alır.Kitabını yazarak basımı için matbaaya teslim eder.

Daha sonra başarmanın ve görevini yapmanın verdiği coşku ile dinlenip rahatlayacağı bir açık hava kafesine giderek oturur.

Kahvesini keyif ile içerken hemen yakınında sonu kanlı olarak biten bir olaya canlı olarak şahit olur. Olaya polisler müdahale eder. Olaya karışanları tutuklar, yaralılar hasta haneye kaldırılır.

Morali bozulan tarihçi evine döner koltuğuna oturur ve radyoyu açar. Haber saatinde şahit olduğu olay radyodan haber olarak verilir. Haberlerde verilenler ile kendisinin gördükleri arasında farklılık vardır.

Ertesi günü gazetelerde olay ile ilgili haberler yayınlanır. Tarihçi haberlere çok şaşırır. Kendi gözüyle gördükleri ile yayınlananlar arasında büyük farklılıklar vardır.

Derki:” Dün gözüm ile gördüklerim aynı gün ve ertesi gün farklı olarak yayınlanıp gazetelerde basılı hale getirilmiştir. Yarın bir araştırıcı bu günü araştırırken bu gün ki yanlış bilgileri belge olarak alacak, o belgelere göre de tarihe not düşecektir.

Kendi yazdığım kitabım bu durumda ne kadar doğrudur. Doğruluk derecesi ne olabilir! “ diye kendi kitabına eleştirel bir göz ile bakmaya başlar. Ve kararını verir. Bu durumda benim kitabımda tam doğruları aksettirmemiştir. Ben bu kitabı bastırmaktan vazgeçtim. Yanlışı ben aktarır isem tarihe karşı yalan söylemiş olur, insanları yanıltmış olurum.

Geçmişe ait bilgileri alırken, tarihi yorumlarken çok dikkatli olmamız gerekmektedir.
Hele günümüzdeki gibi [Hedefe, sonuca varmak için her şey mubahtır] felsefesini kendine rehber edinmiş sözde aydınların, toplum mühendislerinin oyununa gelmememiz gerekir.

print

Bir cevap yazın