Mustafa KÖSE
TARİH BİLİNCİ
İLK TÜRK GİZLİ SERVİSİ:
Osmanlıda ilk gizli polis teşkilatı da, İngiliz elçisi Stanford CANNİNG’in telkinleri üzerine kurulmuştur. Mustafa Reşit Paşa, tarafından kuruluşu kabul edilen teşkilat için, Batılı ülkelerin teşkilatları incelemeye alınmıştır. Bu konuda Sultan 2.Abdulhamit’in özel doktoru Mavroyani Paşa tarafından yazıldığı iddia edilen 51 sayfalık bir kitapçık bulunmaktadır.(Fransız Ulusal Kütüphanesi). Mavroyani’nin de Osmanlı sarayındaki çift taraflı ajanlık yapan diğer doktorlardan biri olduğu açıktır. Osmanlı sarayı,tarihi boyunca ajan doktorların cirit attığı ve şüpheli ölümlere yol açtıkları bir casus kazanı olmuştur. Teşkilatın başına bir Rum getirilir. Bu Rum Rus Çariçesinin elmaslarını da çalmayı başaran Civinis Efendi’dir.
Civinis, kah imam, kah zengin bir batılı, ama hep sahtekar olarak Anadolu’yu dolaşmış durmuştur. Mustafa Reşit Paşayı etkilemeyi başarınca Osmanlı Gizli Polis Teşkilatının başına getirilmiş ve buradan da emekli olmuştur.
SONA DOĞRU OSMANLI DEVLETİ:
Osmanlı Devleti, 19.Y.Y. sonlarında ekonomisi, bilimi, teknolojisi, sosyal yaşamı, eğitimi ve sistemin her şeyi olan Askeri gücü çökmüştür. Her gün yeni bir milliyetçilik dalgasıyla sarsılmakta, bir cephede Bulgarlar, Yunanlılar, Arnavutlar, Karadağlılar, Sırplar diğer cephelerde Araplarla mücadele etmektedir. Osmanlı Maliyesi iflas etmiş, 20 Aralık 1881 Muharrem Kararnamesi ile Duyun-u Umumiye idaresi kurulmuştur. Osmanlı borçlarını ödemek için hemen bütün gelirlerini yabancılardan oluşan bu kuruma teslim etmiştir. İttihat ve Terakkici subaylardan Resneli Kolağası yani önyüzbaşı Niyazi yanına aldığı adamlarla birlikte Rumeli’de dağa çıkar. Abdulhamit’e Hürriyet ilan edilinceye kadar silah bırakmayacaklarını bildirir. İsyan bayrağı açılmıştır. Bütün Rumeli’de bildiriler dağıtılır. Manastır sokaklarında afişler ve saraya telgraflar yağdırılır. Hürriyet isteriz. Osmanlı’nın dağılmasının önüne geçmeyi, azınlıklara hak ve özgürlükler daha fazla verilirse olacağını düşünmekteydiler. Bu sırada Padişah güçleri ve İttihat ve Terakki arasındaki çatışmalar artmıştır. Şemsi Paşa öldürülür. Müşir Tatar Osman Paşa dağa kaldırılır. Rumeli, Paris’e kadar uzanan Türk hareketinin merkezi olmuştur. Tam bu sırada, Makedonya ve Rumeli’de dağlarda hiç durmaksızın ayrılıkçı çetelerle savaşan Enver paşa, arkadaşlarıyla birlikte dağlardaki isyancı İttihat ve Terakkici gruplara katılır.
Enver Paşa özellikle Gerilla savaşında uzmanlaşmıştır. Bölgedeki hemen bütün ulusların dilini konuşabilen bu genç adam, tarihin akışına Osmanlının kaderini tersine çevirmeye çalışacaktır. Ama nafile, Osmanlının etrafını saran ateş çemberini dağıtamayacaktır. İttihat ve Terakkiyle Enver Paşa, 1909’dan 1918’e kadar olan yönetim serüveninde modern anlamda ilk Türk gizli servisini de kurmuşlardır. Türk tarihinde çağdaş anlamda istihbarat çalışmalarına en fazla önem veren yönetim, İttihat ve Terakki olmuştur. Amaç dağılan Osmanlı toprağına ve devletine sahip çıkabilmektir. İşte bu örgüt, Milli Mücadele ve Sevr dayatmalarına karşı İstanbul başta oluşan, Mütareke ve İstiklal savaşı dönemindeki İstihbarat ve Ulusal Savunma Teşkilatlanmalarına taban teşkil eden, “TEŞKİLAT-I MAHSUSA”’dır. Ve bu örgüt Ulusal milli bir kimlik taşır. Ülkenin dinamik, zinde güçlerini birleştirerek oluşmuştur. Teşkilat-ı Mahsusa’nın doğuş günleri, ağır bunalımlı dönemlerde ortaya çıkan düşmana karşı direniş örgütü özelliği taşır.
TEŞKİLAT-I MAHSUSA:
Bugün’ün diliyle “Özel Örgüt” anlamına gelen Teşkilat-ı Mahsusa’nın İttihat ve Terakki tarihinde özel bir yeri vardır. İttihatçıların komitacı, eylemci, fedai ve hayalci yönünü bu kuruluş simgeler. Bu bakımdan İttihat ve Terakki ile bütünleşmiş, onun alınyazısını belirleyici eylemlerde rol oynamış, onu örten “esrar”’ın kalıcı bir öğesi olmuştur ve birazda Balkanlı bir renk taşır.Teşkilat-ı Mahsusa’nın kuruluşunu Meşrutiyet öncesine götüren açıklamalar vardır. Meşrutiyet döneminde ilk belirtilerinin 1911-1912 yıllarında, Trablusgarp savaşında görüldüğü saptanmıştır. İtalyan’lara karşı gerilla hareketine girişen küçük bir Osmanlı subay gurubu Enver Bey’in önderliğinde büyük başarılar göstermişlerdir. Daha sonra, Balkan savaşlarının ilk döneminde cephelere Teşkilat-ı Mahsusa adlı kıtalar sürülmüştür. Kıtalar,sayıları 5 bin’e varan mahkumlardan ve sabıkalılardan oluşmuştur. Bunlar arasında işe yaramayanlar “amele taburları” olarak yol ve yapı işlerinde çalışmışlardır. İşe yarayanlardan “Mücahitler Fırkası” (Tümeni) kurulmuştur. Ayrıca çok ilginç bir eylem olmak üzere 4. Ordu emrinde bir Mevlevi taburu kurulmuştur. Yine bir Bektaşi gurubu da Gelibolu’dan Kafkas’lara gönderilmiştir(5.
Kuruluş (1913) ve Kurucular:
Teşkilat-ı Mahsusa’nın resmi bir örgüt olarak 1913 yılında, bir İrade-i Seniye ile kurulduğu ileri sürülmüş ise de bu iddia kanıtlanamamıştır. Harbiye nezaretine bağlı bir resmi daire olduğu açıktır. Nitekim Sadrazam Talat Paşa ‘da Teşkilat-ı Mahsusa’nın bir devlet dairesi olduğunu belirtir. Kuruculara gelince, Enver Paşa Teşkilat’ın başına ilk olarak çok sevdiği ve beğendiği Süleyman Askeri Bey’i Irak cephesinden çağırarak getirtmiştir. Reis’in isteği üzerine yardımcılığına Atıf (Kamçıl) Bey atanmıştır. İki üye daha eklenmiştir. Emniyet-i Umumiye Müdür Muavini Aziz Bey ve Dr. Nazım Bey. Böylece bu dört isim Teşkilat-ı Mahsusa’nın nüvesini oluşturmuştur. 5. üye olarak ta Dr. Bahattin Şakir Bey eklenmiştir. Başkan olarak Süleyman Askeri Bey’i Halil Bey ( Paşa ) ve Cevdet Bey izlemiştir. Cevdet Bey ( Paşa ) Teşkilat-ı Mahsusa’nın son başkanı olmuştur. Teşkilatın üst düzeydeki yönetim kadrosuna bazı ünlü isimler daha eklenmiştir:Yakup Cemil, Rüsuhi Bey, Süvari Kaymakamı Hüsamettin ( Ertürk ), Eşref ve Hacı Sami Kuşçubaşı kardeşler ( konferansçı ), Ömer Naci, Mümtaz Yüzbaşı Rıza, Nuri Paşa (Mataracı), Eyüb Sabri ( Akgöl ), Bingazi Mebusu Yusuf Şetvan, Sapancalı Hakkı, İzmitli Mümtaz Bey’ler gibi. Teşkilat çok geniş olduğu için bu guruba pek çok ünlü fedainin isimleri katılabilir.
Örgütlenme:
Teşkilat-ı Mahsusa’nın İstanbul’da bulunan merkez örgütü, yönetici komisyona bağlı olarak dört masaya ( şube ) ayrılmıştır ve her masanın başında bir subay bulunmaktadır. 1- Rumeli Masası 2- Kafkasya Masası 3-Afrika, Trablusgarp Masası 4- Vilayet-i Şarkiyye ( Merkez Erzurum ) Masası. Teşkilat-ı Mahsusa’nın Bütçesi : Gerekli para birkaç kez Müdafaa-i Milliye Cemiyetinden alınmıştır. Ondan sonra, Harbiye Nezareti Bütçesinin “Tahsisat-ı Mesture’sinden” (Örtülü Ödeneğinden) alınacaktır.
Amaç ve İdeoloji:
Ordunun görevini kolaylaştırmak, bilgi toplamak ( İstihbarat ), düşmanı içinden çökertmek, kısaca gerilla hareketlerine girişmek Teşkilatın asıl işleviydi. Asıl kapsama gelince iki ideolojik sütun’a dayanır. Amaç ikilidir: 1- Bütün İslamları bir bayrak altına toplayıcı Panislamizm. 2- Türk Irkını siyasi birlik ( yada birleşme ) içinde bulundurucu Pantürkizm ( Turancılık ) (5).
Devam Edecek…