Üretimi, ihracatı, sanayiyi özendirmek(teşvik etmek) sosyal devlet olmanın da bir gereğidir.
Bir toplumun gelişmesi, kalkınması devlet olmadan olanaksızdır.
Ulusal, bölgesel politikalar, teşvikler tarihin her döneminde, her ülkede az-çok uygulanmıştır.
Bizim için önemlisi; yöresel ve bölgesel potansiyellerin kullanılmasıdır. Ama, etkin değerlendirilmesi gerekir.
Her yörenin insan varlığı, maddi ve manevi zenginliği değişiklik, çeşitlilik göstermektedir.
İşte bunu iyi saptamak ve toplumsal katma değer yaratacak biçimde değerlendirmemiz şarttır.
Örneğin, Ordu-Giresun Bölgesi dünyanın en kaliteli fındığını yetiştirmekte ama bizim fındık politikamız sınıfta kalmaktadır.
Bir başka bölgede madenler, bir diğerinde kaplıcalar, başkasında diyelim ki turunçgiller öndeyse ona göre bir teşvik olmalıdır.
Kaynakları etkin ve verimli kullanmanın yolu yöresel potansiyelleri iyi bilmeyi gerektirir.
Bu yönde çok çalışma da yapılmıştır. Her ildeki üniversitede tezler bulunmaktadır.
Üniversitelerle işbirliği içinde yöresel, bölgesel, sektörel teşvikler verilmeli ve bunlar sürekli gözden geçirilmelidir.
Böylece kendi öz kaynaklarımızla gelişmenin yolları da genişlemiş olacaktır.
Sürekli dış kaynakla büyümenin sonu yok.
Eğer doğru bir teşvik uygulayamazsak teşvikle gelişmiş bir bölgemiz olamayacaktır.
Bir yazarın dediği gibi, sonuçta elimizde sadece bir Teşvikiye Camii olacak, ama amaçlanan bir bölgesel eşitlik politikası başarısız kalacaktır.