Tıbbi Mümessil mi Promosyon Taşıyıcısı mı?

İlaç tanıtımı yapan kişilere propagandist, röprezant veya ‘tıbbi mümessil’ gibi isimler verilir, ama bana göre ‘promosyon taşıyıcısı’ (PT) daha doğru bir terimdir. Çünkü bunların görevleri kağıt üzerinde ilaç tanıtımı veya ilaç propagandası olmakla beraber asıl yaptıkları iş, ilaç satışlarını artırmak için doktorlara ve eczacılara promosyon taşımaktır. 

PT’  ler çok kalabalık bir ortamda mesela bir hastane bahçesinde veya polikliniğinde bile kolayca tanınırlar. İstisnasız hepsi de ‘prezantabl’ genç insanlardır. 35 yaşın üzerinde olanına rastlamak imkânsız gibidir.

Erkekler boylu boslu ve yakışıklı, hanımlar manken zarafetindedir. Çok da şık ve temiz giyinirler. Erkekler genellikle kravat ve takım elbiseyi, hanımlar döpiyesi tercih ederler. Ayakkabılar sanki o gün alınmış gibi yenidir. Saçlar daima jöleli, taralı, fönlü ve bakımlıdır. Mis gibi parfüm kokarlar.

Bunların tümü de ‘okumuş çocuklardır’; çoğu işletme, iktisat, fizik gibi tıpla alakası olmayan fakülte mezunlarıdır. İçlerinde pek az biyolog, veteriner, eczacı çıkabilir, çok daha seyrek olarak ihtisas sınavını kazanamamış doktorlar da bulunabilir.

Yakın bir zamanda Fatih Üniversitesine bağlı Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu’ nda “Tıbbi Mümessillik ve Pazarlama” bölümü açıldığını ve burada ‘okullu tıbbi mümessil’ de yetiştirilmeye başlandığını öğrendim.

İki yıllık eğitimde farmakoloji, anatomi, fizyoloji, ilaç pazarlama ve satış teknikleri, pazarlama ilkeleri, bilgisayar ve internet kullanımı, psikoloji gibi dersler veriliyormuş.

Bu okullu tıbbi mümessilleri bilmem ama ilaç firmaları tarafından birkaç aylık eğitimle yetiştirilen propagandistlerin konuşmalarını dinleyecek olursanız, onları 40 senelik doktor veya profesör sanabilirsiniz. Çünkü çok güzel ve düzgün konuşurlar; hem kendilerinden son derecede emindirler ve hem de inanılmaz derecede kibar ve saygılıdırlar. Yüzlerinde daima bir tebessüm vardır; sinirlendiklerini veya kızdıklarını asla göremezsiniz.

Hepsinin de altında benzin masrafları da firma tarafından karşılanan son model arabaları vardır ve hiçbir zaman elleri boş gezmezler, daima büyük siyah bir çanta ile dolaşırlar. Halkımız da bunlara haklı olarak çantacı ismini takmıştır. Çanta denilen şeyi küçümsemeyin; bu küçük bir valiz cesametindedir.

Arabalarının bagajları da çantaları da hiçbir zaman boş değildir. Eşantiyon ilaç, kalem, bloknot, kahve kupası, anahtarlık, masa saati, pilli radyo ve gününe göre daha neler neler vardır çantalarında. İçinden tavşan bile çıkabilir, daha ne diyeyim.

Bugüne kadar onlarca propagandist tanıdım. Bunlarla ‘off the record’  konuştuğunuz zaman büyük çoğunluğunun sahip oldukları  çok iyi imkânlara rağmen yaptıkları işten ‘hiç de memnun olmadıklarını’ görürsünüz. Haklılar da bence, çünkü bütün gün çanta ile dolaşmak, doktor kapılarında beklemek, hep sevimli ve güler yüzlü olmak, asla hayır diyememek kolay iş değil doğrusu.

Amerika’  da daha önce Lilly ilaç firmasında propagandistlik yapmış olan Shahram Ahari’ nin açıklamaları da yaptıkları işin ilaç tanıtımı olmadığını gayet güzel ortaya koyuyor:

‘’Bizlere eğitimimizde bir doktorla öğle yemeğine gittiğimizde onun bir arkadaşıyla, bizim ise bir müşterinizle yemek yediğimizi bilmemiz söylenir.

Benim görevim bir doktorun fiyatını belirlemektir. İlaçlarımı yazdırmam için kimine benim gösterdiğim ihtimam ve samimiyet, kimine inandırıcı veriler yeterlidir, ama kimine lüks bir restoranda akşam yemeği ısmarlamak gerekir. Sonuçta her şey daha fazla satış içindir.

Her doktorun hatta eşinin ve çocuklarının doğum günleri, hobileri, tuttukları takım, sevdiği yemekler gibi özel bilgilerine de sahip olunmalıdır. Bu sayede kime konser kime maç bileti, kime pilli radyo kime tenis raketi hediye edileceklerimi gayet iyi bilirler.’’

Gelelim neticeye

Fazla söze gerek yok sanırım. İlaç endüstrisi tarafından tıbbi mümessiller aracılığı ile yapılan tanıtım değil, ilaç propagandası daha doğrusu ilaç pazarlamasıdır. Oysa doktorların yeni ilaçları tanımasının tek yolu vardır; o da bilimsel kaynaklardır.

print

Bir cevap yazın