Türk Milleti Adına 8 Kurşun!

TÜRK MİLLETİ ADINA 8 KURŞUN

 Bildiğiniz gibi geçen gün “KOZMİK ODA” aramalarından kaynaklanan gerilim yargı mensuplarına gönderilen 8 adet kurşunla tarihe “8 kurşunluk dava” olarak geçse yeridir.

Çok manidar bir olayla karşı karşıya bulunmaktayız. Ülkenin yargısını kurşunlarla korkutmak istiyorlar. Yani “hukuka uyarsan, bu işe hukuki yaklaşırsan kurşun yolda” Gönderen(ler) kurşunları seçerken rast gele bir araç olarak değil, tesadüfen seçilen bir madde olarak hiç değil, düşünülmeden ve anlamsız belirlenen nesne olarak asla değil; sadece ve yalnızca ilgililere “bugüne değin yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” “yaparız bilirsiniz” ilkesini hatırlatmışlardır.

Doğrusu anlayışlarına diyecek yok!

Lütfetmişler de haber vermişler; ya daha önceleri yaptıkları gibi bir sabah ansızın kontak çevirirken “BOM” diye havaya uçuruverselerdi (Uğur MUMCU gibi), ya da kırmızı ışıkta kiralık katilleri yanaştırıp arabası içinde vursalardı (Abdi İPEKÇİ gibi)… listeyi uzatabiliriz. Demek istediğim daha önce ansızın gelivermişti kurşunlar namlunun ucundan çıkarak.

Bereket bu kez namlunun ucundan değil zarftan çıktı. Doğrusu ben çok korktum! Ödüm patladı, bereket yol arkadaşım damağımı başparmağıyla yukarı kaldırıverdi benden habersiz. Kaldırmasaydı ne olacaktıysa az daha öyle olacaktı, desem inanmayın. Savcılarda ne yürek varmış Allah’ım! Adamlar bana mısın demiyorlar.

Evet,

Hadise bu kadar ironi ile anlatılacak değil;

Bu kurşunların 8 adet seçilmesi ne kadar bilinçli ve takdire dayalı onu yollayanlar bilir ancak biraz düşününce ne demeye getirdiklerini yani şifreleri çözünce –en azında kendimce- maksatlarının ne olduğu da anlaşılır hale geliyor.

8 kurşun;

“Yargıya, hukuka, adalete, mülke, mülkün temeline, millete, devlete ve insanlığa sıkılmak için hazırdır” demek isteniyor. “Hiçbir şeyden geri durmayız”ın bir başka ifadesidir bu 8 kurşun.

Kimler ve niçin sorusu sorulursa konunun açıklığa kavuşması kolaylaşıyor.

Kimler(den) olduğunu bulmak zor değil. Zira birileri ülkemizin rahata kavuşmasından rahatsızlık duymaktadır. Bazı ülkelerin içinden geçtikleri süreç Türkiye’nin yükselen yıldız olmasından dolayı oldukça sıkıntılıdır. Zira Dünya konjonktürü dediğimiz şey böyledir. Global hesaplar ülkelerin uluslar arası prestijini, stratejik ve domgrafik yapısını esas alarak yeni(den) yapılanmaya giderler. İşte son yıllarda Türkiye kendi bölgesinin en etkili aktörü olmuştur. Arap-İsrail, Afganistan-Pakistan, Lübnan-Suriye ilişkileri başta olmak üzere pek çok sorunun çözümünde aranan ülkedir Türkiye.

“Bu durum en başta hangi ülkenin işine gelmez” sorusuna cevap bulmamız gerek. Bu ülke(ler) hangi ülke(ler) olabilir sorusu ortalama vatandaşa sorulursa cevabı rahatlıkla verebilirler;

  1. İsrail
  2. İsrail
  3. İsrail

Star gazetesinin “rahat durmayan” yazarı Şamil TAYYAR 8 Ocak 2010 tarihli yazısında MOSSAD üzerinde duruyor. Çok çarpıcı tespitlerde bulunan Ş.TAYYAR referans gereği duymadan (isterse verebilir) can alıcı konularda MOSSAD’ın tetikteki parmağını yakalamıştır.

Gerçi bendeniz 19 Ekim tarihinden itibaren yazmıştım:

“…İşte can alıcı soru:

İsrail hangi operasyon(lar)da suçüstü yakalanmıştır?

Yaptığı ve/veya yapmayı planladığı hangi eylemleri deşifre olmuştur?

MİT veya hükümet bu konuda hangi bilgilere ulaşmıştır?

Gelin merak etmeyin bakalım nasıl merak etmezsiniz…

Doğrusu bunu öğrenmek bana büyük bir mutluluk verir. Ama bunların hiç olmaması daha büyük bir mutluluk verir elbet.

Sanırım MOSSAD bundan böyle Türkiye’de bir eyleme hazırlanırken daha dikkatli davranacaktır. Zira artık operasyonel anlayışı bu ülkede sökmez.
Bu böyle biline,

Bilmem anlatabildim mi?” demiştik, (www.yazarport.com 19 Ekim 2009, ANADOLU KARTALI TATBİKATI VE İSRAİL)

Bir başka yazımızda:

 “… İstanbul, Adana, Diyarbakır ve daha pek çok il ve ilçede ateş, silah, bomba, işyerlerine saldırılar… ve nihayet bir gencin ölümü. Buna en çok kim üzülür-sevinir ayrı bir konu. Ama bu kimin işine yaramıştır derseniz; DTP’nin mi? Hayır, Devletin mi? Hayır,

Kimin peki?

Devletin kimin işlerini zora soktuğunu biliyorsanız cevabı da bulmuş olursunuz.

Neler oluyor diyorsanız unutmayınız ki iyi şeyler olmuyor.

Statükocu, Ergenekoncu, Jitemci, korucu ve de MOSSAD dışında kim:

“Çok iyi şeyler oluyor” diyebilir? Türkiye’yi “KAFES”e almak isteyenler var ve bu gidişat onların işine o kadar yarıyor ki sormayın…” (www.bilgiagi.net, www.yazarportal.com 07 Aralık, 2009 KAN İÇİCİLERE DUR DE)

Ayrıca bir başka yazımızda da konuya farklı bir perspektiften bakmaya çalışmıştık:

 “…her yolu “kutsal görev” addeden güçler böyle nifak tohumlarını da kullanarak amaçlarına ulaşmak isterler. Bu kadar aşağılık durumda olan güçler amuda kalkıp -varsa kutsallarına bin defa yemin etseler de inandırıcı olmamalıdırlar, olamadılar… Ve onlar da bu “kutsal görevi” icra ederken karşılığını alırlar elbet.

Bu bedel bazen kirli çamaşırlarından saçan kokunun ertelenmesi, bazen kefenin cebine koyacakları paraları ve bazen de makam mevkiler olur…

Anladınız aziz dostlar,

MOSSAD adındaki çirkeflikten söz ediyorum.(www.yazarofisi.com 27 Aralık 2009, SUİKAST PROVASI BİR MESAJ MI?)

Elbette ki kader ile karar birlikteliği sonuç getirir.

Gerisi angarya.”

 İşte böyle dostlar;

Ayrıca PKK’nin en yetkilileri de “KOZMİK ARAMAYA” karşı çıkmış. Gel de neden acaba diye endişelenme…

Ülke birilerince karıştırılmak isteniyor ve yerli-yabancı işbirlikçilerine talimatla iş yaptırılıyor. MOSSAD tarihinin en büyük hatalarının kurbanı oldu ve kurulduğu günden bu güne kadar hiç bu kadar aciz duruma düşmemişti.

Öyle ki eskiden 1 koyup 10 alırken şimdi koyamadan veriyor. Hem de neler neler, vallaha..

Bunları nereden mi biliyorum?

Çok zekiyimdir!

print

Bir cevap yazın