Türkiye’nin bir tehdit altında olduğunu gören ve idrak eden önemli bir çoğunluk var.
Bu tehdidin yalnızca rejime karşı bir tehdit olmadığını, varlığımıza ve toprak bütünlüğümüze yöneldiğini görenler var.
Her ne kadar basın yayın organları, işbirlikçi egemen bir sınıfın elinde de olsa, insanımız tehdidi hissedip birbirine anlatıyor.
Tehdit somutlaştıkça, egemen sınıflar ve onun temsilcisi AKP, Fethullah ve işbirlikçi sermaye, tehdidi gizlemek için propaganda aygıtlarını devreye sokuyor.
Tehdit algılamasını karartmak için Musul ve Kerkük’ü sanki Türkiye’ye vereceklermiş yanılsaması yaratılıyor.
Amerika’nın denetiminde, güvenliğini Türk Ordusunun üslendiği Kukla bir devlet kurulmak isteniyor.
Büyük Ortadoğu Projesinin esas amacı, İran, Türkiye ve Suriye’ye rağmen Amerika’ya bağımlı bir Kürt devleti kurulmasıdır.
Türkiye’yi önce büyütmek, sonra küçülmek diyebileceğimiz bir plan işletiliyor. Federasyon yolculuğu diyebiliriz.
Planın uygulama aşamaları da artık netleşmeye başladı.
Birinci aşama; Türk Ordusunu Irak’ın kuzeyindeki Kürt azınlığı himayesine almasıdır. Bunun için komuta kademesini ikna edemezlerse, çeşitli şantaj ve operasyonlar ile köşeye sıkıştırmak ve kabul ettirmektir.
İkinci aşama; Kukla Kürt devletinin Türkiye tarafından resmen kabulünü sağlamak. Bu maksada yönelik olarak, Türk Ordusuna Musul-Kerkük havucu ve Ergenekon Kapanı uygulanıyor
Üçüncü aşama, Türkiye’nin Anayasasına, Kurtuluş Savaşını Kürtler ve Türkler birlikte yapmıştır. Kürtler de kurucu öğedir, ifadesini koydurtmaktır.
Amerika ve PKK, 1991 den beri, Türkiye ile yaptıkları savaşı mevzi mevzi yürüttükleri için “kurucu öğe” unsurunu elde etmek, şimdilik yeterli görüyorlar
A.Gül’ün “İyi şeyle olacak” deyip, bu iyi şeylerin ne olduğunu açıklamaması, yukarda söylediğim planın, yalnızca havuç kısmı diye tahmin edilebilir.
Şimdi yazının başlığına dönersek,
PKK ve ABD ile yapılan görüşmelerin olduğu artık resmileşti.
Şimdiye kadar yurtseverler tarafından ifade edilen tehdidin somutlaşması Türk Halkını endişelendiriyor. Bu endişeye karşı “Türkiye’ye bir şey olmaz” güvencesi verilmeye çalışılıyor.
Şimdilerde, AKP ve Fethullah kökenli insanların ağzında, Türkiye’ye bir şey olmaz cümlesi takılmış durumda.
Endişelenen ve kaygı içinde olan halkımızı uyutmanın, yeni propaganda unsuru; “Türkiye’ye bir şey olmaz.”
Osmanlı dağılırken, Osmanlıya bir şey olmaz diyen işbirlikçiler vardı.
Aklımızı başımıza alamaz ve Amerikan planlarında yer alırsak, Türkiye’ye bir şey olur.