Halktan yana olmayan işbirlikçilerin, iktidarlarını sürdürmek için her yola başvurduklarını görürüz. Tarih baba böyle koymuş.
Pakistan’dan yola çıkarak, bir siyasi iktidar ihaneti nereye kadar götürebiliyor, anlamaya çalışalım.
Amerika Çin’i arkadan kuşatmak, Rusya ile Çin’in arasına kama sokmak ve enerji ikmal yollarını teminat altına almak için sekiz yıldır Afganistan’da işgali sürdürüyor.
Yukarıda belirttiğim Emperyal amaçların gerçekleştirilmesi için Afganistan işgali yeterli olmamıştır. Pakistan’a da girmesi gerekmiştir.
Şimdilerde Pakistan’ın kuzeybatısında iç savaş en şiddetli hali ile devam etmektedir. Çeşitli şekillerde de tüm Pakistan’a yayılmıştır.
Pakistan’daki siyasi iktidar, Amerika ile birleşerek kendi halkı ile savaşmaktadır. Bu iç savaşta, Irak’tan tanıdığımız cinayet makinası Blackwater Savaş Şirketi en önemli görevleri yapmaktadır. Türkiye’de gladyonun yaptığının çok daha büyük ölçeklisini gerçekleştirmektedir.
Amerika ve Pakistan’ın halktan yana olmayan yöneticileri Pakistan halkı ile savaşmaktadırlar.
Bu Emperyal savaşın adı, Pakistan Taliban’ına karşı savaştır. Aslında halk ile Amerika arasındaki savaştır.
Batıdan bakınca, Afganistan ve Pakistan’da sürdürülen katliamlar, Batı’nın Doğuya medeniyet götürme çabası olarak takdim edilir. Muhtemeldir ki, Batı tarihçileri de böyle yazacaktır.
Eğer emperyal güçler, Türkiye’de bir iç savaş çıkarmayı başarırlarsa (ki oldukça mesafe kat etmişlerdir) bu savaşın da adı Türk/ Kürt savaşı olacaktır.
Amerika Afganistan ve Pakistan işgalinde Türk Ordusunu kullanmayı düşünmüş, anacak iktidarın teşne olmasına rağmen, Türk Ordusunun buna yanaşmadığını görünce, TSK’ne karşı çeşitli tertipler gerçekleştirmiştir.
Yürütülen tüm tertipler demokrasi adına gerçekleştirilmiştir.
Bunu böyle söyleyince, Amerikancı cepheden “ordu yağcılığı yapmayın” şeklinde tepkiler geliyor. Kendileri Amerikan yağcılığı ve tahrikçiliği yapacak, ama biz, kendimizden yana tavır koyunca bunun adı ordu yağcılığı olacak.
Fazladan olacak ama şunu söylemek gerek. TSK’ni savunmak, halkı savunmaktır. TSK ile savaş da, Türk halkı ile savaştır.
Türkiye’de iç savaş çıkarmanın en önemli engeli ordudur.
Onun için Amerikan işbirlikçisi irtica Türk Ordusunun peşine düşmüştür. İrtica ve bölücülüğün TSK’ne karşı ittifakı önemlidir.
Türkiye’de irtica ve bölücüleri halka karşı kullanan Amerika, Pakistan’da laikleri halka karşı kullanmaktadır.
Emperyal güç için önemli olan, periferisindeki devleti kontrol altında tutmaktır.
Düzen, istikrar ve ticari toplum yaratma ve bu yol ile sömürüsünü devam ettirmek emperyal güç için esas olanıdır. Aksi taktirde ortaçağdaki gibi, sömürüyü talanla yürütmesi gerekir. Ama başka emperyal güçlerinin ilerlemesi karşısında ticari toplum yaratmaya zaman kalmayabilir, dengeler bozulur doğrudan saldırması gerekir. Pakistan’daki durum budur.
Türkiye’ye dönersek, aslında şimdilerde içinde yaşadığımız düşük yoğunluklu iç savaştır. Bu gerçeği zaman zaman görüyoruz. Ancak, bazen de, olayı sadece etnik düşmanlığa taşıyoruz.
Yaşadığımız mücadelenin, Türk Halkı ile Amerika arasında olduğunu görmez isek, tüm kazanımlarımızı kaybedebiliriz. Birliğimizin anahtarı da burasıdır.
Dersim katliamı tartışması çıkaran Amerikancıların, dönüp ağabeylerinin Pakistan’da, Irak’ta, Afganistan’da neler yaptığına şöyle bir bakmaları lazım.