Türk tarihine baktığımızda ister uzak ister yakın tarih olsun, “Türkleşmek”, ” İslamlaşmak” ve “Batılımaşmak” ideolojik düşün sistemlerinin ana /baskın faktörler oluduğu bilinmektedir. Ne var ki, günümüz Türk toplumunda, ister Türkiye sınırlarında olsun ister diğer dünya üzerinde kendini “Türk” olarak tanımlayan bireyler olsun, her iki kesim bilindiği gibi kesin çizilerle ayrılmamaktadır.
Bir taraftan dinin (islam dininin) ırkı II. plana itmesinin sağladığı bir etken, bir taraftanda küresel eğilimler, etnik anlamda tanımlama yapmayı, böyle bir tanımlama yapılsa da bu tanımlamanın önceliklendirilmesindeki sadakati değiştirmektedir.
Bu ve bunun gibi faktörlerden dolayı “Türklük” ile “İslam”lık arasında olup ta her iki kimliğe aynı ağırlıkta yer veren veya sadakat gösteren insanlar azımsanamayacak kadar fazladır. Ben de kendimi bu düşün sistemine daha yakın hissediyorum.
Yakın dönem Türk Siyasal hayatına baktığımızda, bir taraftan MSP / RP /FP /SP kısmen de AK parti ve diğer dinamik dini cemaatler “islamlık” kimliğini sembolize ederken, bir tarafta da MHP / MÇP / MHP siyasal çatısı altıda kendini su katıksız “ülkücü” olarak tanımlayan kitle bulunmaktadır.
Hem kendini İslam hem de Türk olarak BASKIN ANLAMDA eşdeğer olarak tanımlayanlar ise, BBP / Alperenlik çatısı altında toplanmışlardır.
Aslında tasavvufi derinliği de olan bu eğilim veya düşün sistemi, çok pragmatist ama çok da pratik bir o kadar da analitik açıdan mantıklı olarak görülebilir. Zira alperen kültüründe her iki değer baskın anlamda eşit faktörlerdir.
Özellike de “alperen” teriminin düşünce dünyamıza kattığı dualist yapı son derece büyük bir katkıdır. Bu dualist yapı iki açıdan kendini göstermektedir.
1. olarak Türklük ve İslamlık bağlamında bir dinamizm
2. olarak ta ALPERENLİK bağlamında bir dinamizm.
1. noktayı başından beri az çok kısaca irdelediğimiz için 2. noktaya temas etmek istiyorum.
ALPEREN teriminin ALPLİK ve ERENLİK tabirlerinin bileşkesi olması bileşimi olması çok faydacı ve güçlü bir kombinasyondur.
Bu tabirin dinsel anlamda güçlü bir temeli de bulunmaktadır. Şöyle ki;
Kur’an-ı Kerimde Muhammed Suresinde müslümanların özellikleri tanımlanırken, “E Zilletun alel Mu’minine E İzzetun alel kafirin” tanımlaması yapılmaktadır. “Onlar müslimlere karşı alçak gönüllü ve tevazu içindedirler, kafirlere karşı ise güçlü, gururlu ve dikbaşlıdırlar” şeklinde belirtilmektedir.
Bunu ALPEREN öğretisi aynen tatbik etmektedir. (ülke anlamında) düşmana karşı ALP ülke içinde dosta karşı EREN kimliği ortaya çıkmaktadır. Bu kombinasyon Türkiyede ve Türk dünyasında hiç bir zaman bitmeyecek ve gittikçe güçlenecek bir kombinasyondur.
Belki de Muhsin YAZICIOĞLU’nun erkenden rahmetli olması, bu temellere dayanan düşün sisteminin kişilerden bağmsız olarak daha da belirgin olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu erken dünya değişimini bu noktada şans olarak değerlendirmek gerek.
Esenlik dileklerimle.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.kamudanhaber.com, www.haberanaliz.net, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net , www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.