Ülke Milli Eğitimcilerine Açık Mektubumuz

Ülke Milli Eğitimcilerine Açık Mektubumuz

Av. Turgut İNAL

Aşağıda sunacağımız örnekleri ülkemiz milli eğitimcilerine, milli eğitimle uğraşanlara, aydınlara sunuyoruz. Mutlaka sonuçlar çıkarılmasını özellikle önemle rica ediyoruz.

Biz, ortaöğretim sırasında epey kalın kalın kitaplardan bilgiler edinmiş ve hocalarımız öğretmişlerdi. Aruz veznini ile yazılmış bir şiirin hemen ölçüsünü bulurduk o yıllarda.

Dedem koynunda yattıkça, benimsin ey güzel toprak” mısrasında olduğu gibi aruz veznini bulmak,  bizde bir nevi yarış haline gelmişti. Yine o yıllardan kalmış kırıntılara göre örneğin Türkçülüğün başlangıcının “Türki basit” adı altında başlayan gelişmenin ilk kurucularının Edirne’ li Nazmi ve Tatavlalı Mahremi olduğunu da öğrenmiştik. Aka GÜNDÜZ’  ün kitapları arasında Mezar Kazıcıları adlı kitabının da olduğunu, Kütahya Çinileri adlı kitabın Şahabettin KARANAKÇI’ ya ait olduğunu da öğrenmiştik. Daha yüzlerce yazarın Türkçe ve Osmanlıca veya ilk Türkçe yayınlarına ait kitaplarında olduğunu öğrenmiştik.

Edebiyata ait bazı bilgileri burada açıklamışken, örneğin Coğrafya derslerinden öğrendiğimiz Doğu ve Güney anadoluda ki geçitleri hala ezbere bilmekteyiz. Bunlar Şemdinli Revandiz, Çölemerik İmadire, Beytülşebab zao, Başkale, Dilman gibi, geçitleri ezbere sayardık. Tarihten kafamıza kalanları buraya yazmaya kalkarsak, yedi gazete sayfasını hemen doldurabiliriz. Kimyadan hekzametilen, diyamen, tetramin bakır hidroksit, Şivayzer eriyiği, ozon gazının 1840 senesinde kimyager Şöben tarafından bulunduğunu da öğrenmiştik. Cebirden, M. Paramatik denklemleri, diskriminatları dişimizi sıka sıka ve başımız,  çatlaya çatlaya öğreniyorduk. Öyle bol eğlenceli, bol tatilli, bol gezili, bol şölenli, törenli,  öğrenim de görmüyorduk. Okullarımızın yıl sonu yaptığı tiyatrolar ve ulusal bayramları yarış haline getirmemiz eğlencelerimizin başında geliyordu. Cumartesi günleri bile eğitim yapıyorduk. Haftanın diğer günleri 8.30 da başlayan akşam 17: 30’  da biten eğitimlerimiz vardı. Sınıf ve okul birincilikleri almak, müfettişlerce sınıflarımızın beğenilmesi, bazı beden eğitimi yarışmaları hayatımızın mutluluğu oluyordu.

Bizim lisemize Karşıyaka lisesinden gelen ünlü milli eğitimci, daha sonra öğrendiğimiz Anıt Eğitimci,  müdürümüz biraz öğrenimimizin çeşnisini, rengini değiştirmeye çalışmışsa da düzene karşı sonuç alması kolay olmuyordu bize ancak soluk aldırmış ve ışık göstermişti. Sonraları O’ nun ne çağdaş eğitimci olduğunu öğrenmiştik. Ulusal eğitimci, anıt eğitimci H. Ziya APAK’ a, Milli eğitimin tutucu havasından, sert ve disiplinli eğitim anlayışından pek nefes aldırılmamıştı.

Derslerin sayısı, eğitim programlarındaki yeri ve bir çok konular şimdiki programlarla mukayese edilirse, biz nereye varırız bilemeyiz. 60 yıl önceki milli eğitim programları zor muydu, yararlı mıydı, insan yetişmesinde ne kadar isabetliydi bilemeyiz ama o yıllarda yetişenler şimdi meyvelerini vermiş durumdadırlar.

Bugün yetişenler yarın meyvelerini vereceklerdir. Bu neyi doğuracaktır. Yaşadığımız dershane furyaları, özel dersler, özel eğitimin Türkiye’ yi sarması sınavlar çarkı, üniversitelere girmenin bir çok atraksiyonlarını düşünürsek, acaba 60 yıl önceki eğitimle şimdiki eğitim nerededir. Ne yaparlar,  bunu önce okuyucularımıza, aydınlarımıza, milli eğitimle uğraşanlara ve milli eğitimi meslek edinenlere soruyoruz. Yanıtlarını alırsak onları bu sütunlarımızda, yayınladığımız dergimize ve periyodik olarak çıkardığımız kitaplarımıza koymak isteriz. Lütfen konu üzerine durmanızı, parmak kaldırmanızı ve söz almanızı istiyoruz. Sizi Ülke dershanesinde milyonların duymasını ve okumasını istiyoruz. Hatta ülkedeki bütün radyolarımızda yazılarınızı okutmaya çalışacağız. BRT diye bir radyonun sahibiyiz ve RATEM (Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği) 10 yıldır onur kurulu başkanlığını yürütüyoruz. Sesinizi duyurmak ve yaymak isteriz. Sıra, söz ve karar sizde.

print

Bir cevap yazın