Utanç Ve Pazarlık

Nihayet bitti.

Cem Garipoğlu yakalandı ve Türkiye’nin onca meselesini gölgeleyen siyah perde de nihayet aşağı indi. Ancak perde aşağı inerken de doğal olarak bir çok utancı da faş etti…

Utanç,

Yüz doksan bilmem kaç gündür söz konusu kişinin yakalanamış olması, aşağıdan gelen baskı karşısında ilgilinin ailesince devlete teslim edilmesi kendi içinde bazı gerçekleri yüzümüze çarpmıştır maalesef. Hem de ahlaksız ve eşitsiz bir gerçekliği görmemizi sağladı.

Bütün Emniyet’in seferber olmasına karşın bugün bir çocuk sıfatıyla savcı karşısına çıkarılan kişinin yakalanamamış olması insanda belirgin rahatsızlıklar yaratıyor. Zaten zanlıyı ailesi eliyle teslim olmaya zorlayan da bu bizlerde oluşan tiksintidir. Yoksa memleketi karış karış MOBESE‘leyen Emniyet’in 70 milyonu dinlemekten bu çocuğu bulmaya fırsatının olmadığı açık bir şekilde ortadaydı.

 

Bildiğimiz gibi bir cinayet işlendi. İddia çok;

Kıskançlık krizi zanlının iddiası. Satanik cinayet, Masonik ayin, cinayetin tek başına değil de aile içi bir kumpasla işlendiği, maktulün ailenin bir sırrına şahit olduğu (Ailenin Masonik bir aile olduğu iddialar arasındadır) için vahşice ortadan kaldırıldığı gibi senaryolar ise “Fısıltı Gazetesi“nin kulağımıza fısıldadıklarıdır. Şu veya bu, mahkeme bir hüküm verecek ve olay sonuçlanacak. Ancak bu olayın toplum ruhunda yarattığı bazı travmatik etkileri vardır.

Herşeyden önce, bir çocuğun bu kadar zamandır yakalanamaması iki ihtimali ortaya çıkardı. Ya bu çocuk aile tarafından korundu kollandı ve “money effect” sayesinde hem de İstanbul’da aylarca dolaştı. Ki çocuk, maktulün ailesine yakın bir yerde Emniyete teslim oldu. Yani paranın gücü bariz bir şekilde olayların gidişatını değiştirmiştir. Gerçek her ne ise bilinmez. Ancak bir çocuğun bunca zaman bulunamamış olması toplumsal bellekte açık bir şekilde paranın gücüne ilişkin şüpheler yaratmıştır. Artık kamuoyunun büyük bir kısmı bu çocuğun parası sayesinde koskoca devlete “nanik” yaptığını düşünmektedir. Artık anlaşılmıştır ki devletin gücü herkese yetmemektedir.

Bir vatandaş olarak bu durum bana değerli hocam Ahmet Güner Sayar’ın sık tekrarladığı bir veciz sözü hatırlattı: “Para tanrı değildir ama ne hikmetse kulları çoktur“.

 

 Pazarlık,

 Bir türlü bulunamayan sanık nasıl olduysa son üç gündür yaşanan suskunluğun ardında bir anda “17 yaşında bir çocuk” olarak karşımıza çıkıverdi. Ne oldu, nasıl oldu da bu çocuk teslim oldu? Ayrıca şimdiye kadar yaşı konusunda hiç konuşulmayan sanık bir anda 18’ine henüz bir ayı kalan bir çocuk oluverdi?.

Sanığın teslim olması açık bir pazarlığı ortaya koymaktadır. Emniyet nezdinde devlet bunun için aileye hangi garantileri vermiştir bu bir sır olarak kalacaktır. Çünkü ortada vahşi bir cinayet vardır ve böylesi bir cinayetin sanığı ile bırakın pazarlık yapmayı, insani koşullarda yüz yüze gelmek bile çöp torbası benzeri bir mide ister.

Ancak ben bu yazıyı yazarken tutuklanıp Maltepe Cezaevi’ne sevkedilmekte olan sanığın 17 yaşında bir çocuk olarak karşımıza çıkması ne kadar doğaldır ve de olasıdır?. Devlet sanığın ailesi ile yaptığı pazarlık sırasında ilgili kişinin nüfus cüzdanında bir değişiklik yapmış mıdır?

Bu tüyler ürperten bir soru ve şüphedir. “Fısıltı Gazetesi” der ki; Bu vatandaşı yakalayamayan devlet yöneticileri çaresiz bir şekilde “garibanoğlu ailenin” ocağına düşmüştür. Devletin yöneticileri sırf itibarlarını kurtarabilmek için katledilen kızın vebalini boynuna almıştır. Ve gazete devam ederek der ki; Paran varsa zenginsen, bırak kimlik belgesini ailenin bütün secere kayıtları yenilenir. Eğer ki bir çocuk 197 gündür yakalanamıyorsa bu çocuğun gücü; kamuoyu baskısı karşısında ilgili yöneticileri bu utancı şu veya bu şekilde temizlemeye zorlamıştır. Ayrıca sırf bu cinayet için kocaman bir kelle (C. Cerrah sürgüne gönderilmiştir) yiyen yöneticilerin, çocuğu teslim alarak itibarını kurtarmak istediği ve sanığın cezasını azaltıcı tüm girişimleri şimdiye kadar on kere tamamladığı şeklinde fısıltılar devam etmektedir.

 Neyse ne… Sanık artık cezaevinde ve bir kaç ay da yargılama devam eder ama artık emniyet hedefte olmaz. Devlet Münevver’in kanıyla namusunu bir şekilde temizledi ya ona bakalım…

Sonuç,

Siz siz olun gariban bir amcanız yoksa sakın ola elinize bir çakı bile almayın.

Amcanız mı var? O zaman kolay gelsin size “çocuğum“.

Not: Çocuk cinnet geçirdim de cinayeti işledim diyor. Sayın Adli Tıp, top yine sende, gözümüz kulağımız artık sende. Hadi gözüm göster kendini bir kere daha… Üzmeden veriver şu çocuğa bir Üzmez Raporu

 

print

Bir cevap yazın