İnsanların bireysel üretkenlikleri önemlidir. Ortada gördüğümüz her şey üretkenliğin sonucudur.
Üretmek insanlığa yapılan en iyi hizmettir.
Toplumsal üretkenlik ise bir toplumun, milletin, devletin sonsuzluğunu sağlar.
Mutluluk da bu etkinliğin sonucunda gelir. Toplumsal olarak verimlilik arttığında bundan her kesim kazançlı çıkar.
Örneğin; çalışanlar daha çok ücret alır.
İşverenler daha çok kar elde eder.
Devlete daha fazla vergi gider.
Tüketiciler malları daha ucuza edinebilir.
Böylece toplumsal gelir ve refah artar. Bir ekonomik döngünün amacı da budur zaten.
Tüm bu süreçlerin yaşanması verimliliğin tabana yayılmasına bağlıdır.
Aslında verimlilik potansiyeli tabanda bulunur. Sorun, o büyük potansiyeli harekete geçirebilmektir.
Bunun yolu da ulusal bir “verimlilik seferberliği”nden geçer.
Her kesimde ve her düzeyde “doğru işler, doğru biçimde, doğru zaman ve mekanda yapılmalıdır.”
Her işin toplumsal faydası öncelik taşımalıdır.
Kurumlarda, işyerlerinde kaynaklar ile öncelikler arasındaki dengeler iyi kurulabilmelidir.
Bireysel düzeyde de verimlilik ilkelerine bağlı davranışlar içselleştirilmelidir.
En güzel ilkemiz ise, “az zamanda çok ve büyük işler yapmak” olmalıdır.