Hukuk Muhakemeleri Usulünde Bilirkişilik Müessesesi
Önceki yazılarımda, yargılamada mahkeme/duruşma salonlarının estetik yapısı konusuna değinmiştim. Adaletin sağlanmasında, hukukun korunmasında bürokratik mekanizmaların saydamlığı, yargılama sürecinin zamanlaması, yargılamayı yapacak yargıcın/hakimin bilgi ve tecrübesi kadar, yargılama sisteminin teknik altyapısının da önemli olduğundan bahsetmiştim.
Kişiler arasındaki uyuşmazlıklar, önceleri kısasa kısas veya mütekabiliyet sistemiyle çözülürken insan sayısının artması, en üst egemen/meşru devlet yapısının ortaya çıkmasıyla uyuşmazlıkların ortadan kaldırılası sağlanmıştır. Çünkü devlet bireyler adına müeyyide / zor kullanma yetkisiyle donatılmıştı. Bu durumda hukukun devlet personeli olan yargıçlar tarafından tesisi ancak daha önce belirlenmiş meşru hukuksal düzenlemeler, hakkın kötüye kullanımını ortadan kaldıracak kolluk kuvvetlerinin varlığı gerekmekte. Ama hakimlerin sağlıklı yargılama yapabilmeleri dosyalarda yapılması gerekli tespitlerin doğru veya sağlıklı yapılmasını gerektirir.
Takdir edilmelidir ki, sosyal bilimler alanında eğitim görmüş hukuk fakültesi formasyonu almış yargıçların günlük hayatta gerçekleşen her konuda tam bir bilgiye sahip olması mümkün değildir. Zaten bu gerekçeyle evrensel olarak dünyadaki bütün hukuk sistemlerinde yargılama hukukunda “bilirkişilik müessesesi” tesis edilmiştir.
Yargı aşamasındaki olay ve olguların zaman, mekan, nitelik ve nicelik ve sahiplik, illiyeti açısından yetkili otorite tarafından objektif bir tespit yapılmasının sağlanmasına bilirkişilik diyebiliriz.
Bilirkişilerin kimlerden oluşacağı, bilirkişilik sıfatının kazanılması, bilirkişinin tespiti, bilirkişilerin çalışma sistemi veya düzeni hukuksal düzenlemelerle tesis edilmiştir. Buraya kadar zaten insanların yaradılışından bu yana gelişen var olan düzenlemeleri ortaya koyduktan sonra, bilirkişilik kurumunda dile getirmek istediğimiz konuya değinelim.
Mahkemelerin/duruşmaların, uyuşmazlıkların, bu günkü gibi ağır yürütülmemesi hızlandırılması için bazı temel ilkel tedbirler uygulanabilir. Bunlardan biri, elektronik devlet sistemine geçiş, ikincisi, kovuşturmanın hızlandırılması için özel dedektiflik müessesinin getirilmesi, üçüncüsü ise, “bilirkişilik müessesesinin” kadrolu sözleşmeli uzmanlıklara dönüştürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde gecikmesinde sakınca bulunan bir konuda bilirkişi raporunun hazırlanması bile çok uzun zamanlar almaktadır. Bu da adaletin tesisini engellemekte ve devlete olan güveni azaltarak bireyleri resmi olmayan yöntemleri kullanmaya itmektedir.
Bütün bunlardan dolayı, Türk hukukunda sürecin hızlı yürütülmesi için bu günkü sistemden farklı olarak bilirkişilik statüsünü uzmanlık statüsüne dönüştürmek gerekmekte ve dava sürecinde bilirkişilik gereksinimi durumunda bilirkişi veya uzman harçları taraflardan defaten tahsil edilmelidir. Takdir edilmelidir ki, vatandaşlar (taraflardan biri veya her ikisi) yargılamanın daha hızlı sürede tamamlanmasını isteyecektir. Bu nedenle bilirkişilik kurumu uzmanlık kurumuna dönüştürülerek gelirleri artırılmalı ve böylece sürecin bir veya iki birimlik ekonomik destekle çok daha hızlı işlemesi sağlanacaktır.
Gelecek yazılarımızın birinde de “Yargılama Sürecinde Uzman Dedektiflik Kurumu” konusunu işleyelim. Mutlu umutlu ve sorunsuz yarınlar dileğimle.
Not: Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar, www.timeturk.com, www.gunesgazetesi.net, www.haberanaliz.net www.bilgievreni.com, www.siyasalforum.net www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
(Bu yazı toplamda 63, bugün ise 1 kez okunmuş./backup)