1970 li yıllardan bu yana Türkiye’de var olan tartışmanın fay hattı toplumsal bazlı olarak bu gün en üst hukuksal düzenleme olan anayasa ile hüküm altına alınmıştır. Bu durumun temelde bir olumlu bir olumsuz etkisi olacaktır. Birincisi, bahsini ettiğimiz gibi, yarım yüzyıla yakındır tartışılagelen ve yasaklayıcı ve engelleyice olarak uygulanan başörtüsü ve/veya türban kullanımı, anayasal olarak temellendirildiğinden hukuksal altyapıya kavuşmuştur. Öte yandan hep şimdiye kadar yazılarımda idealize etmekte olduğum soyut anayasa kavramı büyük ölçüde yara almıştır. Yarım asırlık tartışmayla soyut anayasa kavramlarını iki ayrı alt başlık altında değerlendirmeye çalışalım.
YARIM YÜZYILLIK TÜMÖRÜN ALINMASININ METABOLİZMADAKİ UYUM SORUNU:
Türban TartışmasıBünyesinde büyük bir tümör veya elinde veya yüzünde büyük bir siğille yaşayıp ta sonra büyük bir operasyonla bundan kurtulanlar bu yazılarımı çok daha iyi anlayacaklardır. Bu tümör veya siğillere vücudumuz veya metabolizmamız o kadar alışmıştır ki ilk zamanlarda bu hastalıkların olmaması büyük sıkıntı doğurmaktadır. Başka bir örnek ise, otuz kırk yıl bıyıklı olarak dolaşan bir erkek yıllar sonra bıyıksız olmaya karar verdiğinde bir hafta boyunca dudağının üstünün veya burnunun altının üşüdüğünü hissedecek ve bundan büyük rahatsızlık duyacaktır. Sürekli olarak her fırsatta kendini ayna karşısına taşıyacaktır. Bu örneklerde olduğu gibi yarım asra yakın tartışılan türban konusu anayasal temele dayandığından uygulamada buna yönelik alışım zorluklarının yaşanması doğal olacaktır. Büyük Atatürk’ü devlet adamı kimliğiyle bayanların kılık ve kıyafetlerini zamanın gelişimine bırakmış ve bu kararıyla ne büyük vizyon sahibi olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Şimdiye kadar başörtüsü veya türban konusunda bu kadar dayatma yapılmamış olsaydı ben iddia ediyorum türbanlıların veya başörtüsü kullananların sayıları bu kadar artmayacaktı. Zaman küreselleşme, esetik değerlerindeki gelişme, hizmet sektörünün yoğun temposu vb. muasır dünyevi faktörlerden dolayı başörtüsü kullananların sayısı azalacaktı. Ne var ki dayatma tedbirleri bu kıyafetleri kullanmayı tercih edenleri aktif ve reaktif olmaya itmiş ve emperyalist güçlerin de kaşıdığı model rol oynanmıştır.
SOYUT ANAYASA KAVRAMININ ZEDELENMESİ:
Bir ülke için en ideal anayasa, soyut anayasadır. Yani anayasa metninin özgürlükler bağlamında en geniş şekilde hükümler koyup ayrıntılara girmemesidir. Yani hükümlerin en genel veya kapsamlı olarak belirlenip daha sonraki zamanlarda bu konularda düzenleme yapılmasını gerektirecek durumların ortadan kaldırılması esastır. Şu unutulmamalıdır ki, maddeleri çok olan, veya ayrıntıları hükme bağlayan anayasa iyi bir anayasa değildir. Birleşik krallığın (İngiltere) bu konudaki örneğini unutmamak gerek. Çünkü İngiltere’nin yazılı bir anayasası yoktur.
Bu konuda, ayrıntıları daha sonra işleriz.
Daha çok düşünme dileğiyle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.