Yarından Sonra

Sürekli olarak anlatmak istediğim bir konu var: Amerikan film sektörü’nün aslında ABD hükümetinin emrindedir. Bu sektörü yönlendiren kişi veya firmalar, belirli konulardaki filmleri hükümetin isteği doğrultusunda yani sipariş üzerine yaparlar.

ABD, teknolojik düzeyinin ne aşamaya geldiğini anlamak ya da tahmin etmek bizim gibi dışarıdan izleyenler için çok zor. Bilinmezlikleri sırasıyla öğrenmek için beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Onların öğrenmemizi istediği kadarını öğrenebiliyoruz sadece.

Bu konuda örneklerimiz bir hayli fazla. Cep telefonlarını, hava perdelerini ve lazer’in ne olduğunu “Uzay yolu” ( Star trek ) isimli diziden öğrendik. Genetik konusunda çalışmalar yapıldığını “Dr.moro’nun adası” ( the island of dr moreau ) isimli film sayesinde öğrendik ilk olarak. Daha sonra çalışmalarda ne kadar mesafe kat edildiğini “Evrenin askerleri” ( universal soldier ) isimli filmle anlattılar bizlere.

Evrende yalnız olmadığımızı, bizden daha ileri düzeyde uygarlıklar olduğunu ilkin “Tanrıların arabaları” isimli kitapla duyurdular. Daha sonra’da birçok film ve diziler yaptılar. Bunlara örnek olarak, Ziyaretçiler ( the visitors ) isimli dizi, 51. bölge ( roswel ), Kurtuluş günü ( The independence day) isimli filmler gösterilebilir.
2004 yılında yapılan filmle de dünya kamuoyu yine klasik film sektörü yoluyla bir konuda bilgilendirilmek istendi. Fakat buna dünya kamuoyunun ne kadar ilgi gösterdi?

Yarından sonra ( Day after tomorrow ) filmini izleyenler konusunu da hemen anımsar. Filmde küresel ısınmanın, birden küresel soğumaya dönüşmesi izliyor. ABD’nin büyük bir kısmı buzullara dönüşüyor. ABD’de hayatta kalanlar ise daha sıcak iklimlere göç etmek zorunda kalıyorlar.
Evet, bir düşünelim bakalım, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin nedeni sadece petrol kaynakları olabilir mi?

Petrol üretimine bir bakalım: ABD güdümündeki Suudi Arabistan 9,2 milyon ve Kuveyt 2,1 milyon varil, BAE 2,3 milyon, Kuveyt 2,1 milyon Irak ise sadece 1,8 milyon varil üretim yapmaktadır.
ABD’nin kendisi: 7,6 milyon; Kanada, 3,8 milyon; Meksika, 3,1 milyon; Venezüella, 2,1 milyon varil petrol üretmektedir.

ABD, neden burnunun dibinde Irak’tan daha fazla petrol üreten ülkeler varken gelir de bu ülkeyi işgal eder? Bu sorunun hiçbir mantıklı açıklaması yok. Tabii olaya sadece petrol kaynakları açısından bakarsanız. Peki, Irak halkını, Saddam rejiminden kurtarmak, bu ülkeye daha çok demokrasi getirmek için yapmış olabilir mi bu operasyonu? Hiç kimsenin bu kadar saf olabileceğini düşünmüyorum.
Şimdi bir bakalım bu coğrafyaya, kimler var?

Suudi Arabistan, kimin güdümünde? ABD’nin. Kuveyt, Kimin güdümünde? ABD’nin. Ürdün, kimin güdümünde? ABD’nin. İsrail, kimin güdümünde? ABD’nin. Irak, kimin işgalinde? ABD’nin. Türkiye kimin güdümüne sokulmaya çalışılıyor? ABD’nin. İran Kim tarafından işgal edilmek isteniyor? ABD’nin. Afganistan Kimin işgalinde? ABD’nin. Pakistan kimin güdümünde? ABD’nin. Peki, Suriye, Lübnan, Katar, Yemen, Umman? O da soru mu? Bir saatlik işleri var hepsinin.
Peki, sorun petrol falan değilse ABD’nin bu coğrafyaya ilgisinin altında yatan sebep nedir?

Sizinde yazının gidişatından çıkarabileceğiniz şey elbette.
ABD gelecekte olacak küresel soğumayı gördü. Yeniden bir buz devri yaşayacağımızı çok iyi biliyor. Bunun için de küresel soğuma başlamadan önce coğrafya değiştirerek bu bölgeye taşınmayı düşünüyor. Yeni ABD coğrafyası, Irak, İran, Türkiye, Suriye, Suudi Arabistan, Afganistan, Pakistan, İsrail ve diğer Arap yarımadası ülkeleri üzerine kurulacak.

Bu gün Irak üzerinde adı konulmamış bir etnik temizlik yapılmasının, İran’a da daha çok demokrasi götürmeye çalışmanın altında yatan sebep bu.

Etnik temizlikten her ülke nasibini alacak tabiî ki. Kimileri işgal yoluyla, kimileri biyolojik savaş yoluyla. Önümüzdeki günlerde kimlere karşı biyolojik bir savaş başlatıldığını çok daha net göreceğiz.

print

Bir cevap yazın