Maide ÖREN
BİLİNÇ ALTI
Yeni bir seneye daha girdik. Ocak ayı, her ne kadar tüm aylar bizim için aynı dense de bir takım beklentilerimizin listesinin uzadığı aydır.
“Bu sene benim yılım olacak”, “Bu sene yapamadıklarımı ve istediklerimi kesin gerçekleştireceğim” gibi planlarımızı, bir hafta evvelinden sıralar ve heyecanını yaşarız.
Aslında değişen bir şey yoktur. Değişen rakam ve ay ismidir. Bir dolu yılı yabana atmıyorum ama ben her sabah yeniden yaşamın tazeliğini kavramış biriyim. Hal böyleyken, yaşamı benim için yıl olarak değil de şu anda değerlendiğim seçimlerin devamı olarak görüyorum ister istemez.
****
Yaşadığımız her saniye hayat bize türlü seçimler sunuyor. Aslında yaşam bir seçimler demetinden başka bir şey değil. Üzüntülerimiz, sevinçlerimiz, kızgınlıklarımız, gönül kırıklıklarımız, kuruntularımız yaptığımız seçimlerin ürünleri değil mi?
Bu seçimleri yaşımız ve mesleğimiz ne olursa olsun yapıyoruz. İster birer yetişkin ya da gençler olsun hep yapıyoruz. Bizler insanoğluyuz. Mutlu olmak, düzenli bir duygusal çizgiye sahip olmak, sevmek ve sevilmek, takdir edilmek istiyoruz.
Doğru bir seçimi yapabilmek için önceden bir plan içerisine girip bir yıl boyu bu plana tabii kalmak imkânsız oluyor, takdir ederseniz. Doğru seçimi yapmak için her şeyden önce kendimizin farkına varıp, sonra diğerlerinin gönlüne girmeyi bilmemizle başlıyor.
Bu konu aslında çok geniş anlatımı olan bir konudur. Ben öncelikle insanın kendini tanıması ve gönlüne neler yerleştirmesi gerektiğinden bahsedeceğim.
****
Biz kendimize bazı önemli uyarıları yaparsak ve bu uyarıları da gönlümüze alıp hayata geçirirsek yeni yılın bize getireceği artıları bir sürpriz olarak yaşar ve tadını çıkarırız.
En başta söylenecek söz; Dünü geride bıraktık ve yeni günümüzü karartabilecek hata ve başarısızlıklar üzerinde durarak zaman harcamamızın bir anlamı yok. Dünle ve geçmiş seneyle geçip gitmiştir.
Yapılacak en güzel şey yeni güne ve yeni ayın temiz ve muhteşemliğine şükretmek…
Onun harika bir gün olacağının kesin güven ve inancıyla sürekli ilerlemek size kalmıştır. İşte o zaman her şey yerini bulur, her şey düzgün gider.
Tanıdığımız her insanla konuşmak bir sevinç ve büyük bir zevk olur. Olumsuz ve tatsız bir düşünce aklımıza gelmez.
Yeni bir günde her şey, ama her şey çok hayırlıdır. Her şey çok kusursuzdur. Kusuru oluşturan bizim düşüncelerimizdir.
Bunun bilincine varabilsek, davranışlarımızı ve çevremizle olan ilişkilerimizi daha bir gözden geçirebilsek, günümüzü daha yararlı kılardık.
Öncelikle insan ilişkilerimizde dikkat etmemiz gerekenler ve gönlümüze almamız gerekenlerden ilki eminim ki dille başlıyor. Ağzımızdan çıkan sözcükler de diyebilirim.
Kendime, gönlüme nasihatlerimde başı alır.
Evet, ağzımızdan çıkan sözler ve gönlümüzün ibadeti her zaman önemli olsun. Susmak ve hiçbir şeyden söz etmemek, bazen ağzımızı açmaktan ve hemen sonra pişman olacağımız sözler söylememizden daha iyidir.
Ağzına geleni söylemek gereksiz acı ve sıkıntılara sebep olabilir. Öyleyse dilimizi kontrol etmeyi öğrenelim ve ağzımızı açmadan önce 10’a kadar nefes alıp verelim. “Eee! Bu da nerden çıktı” derseniz o anda oto kontrolü sağlamamız için önemli bir alışkanlıktır. Sadece birkaç saniye sürer.
Hem sağlığımız açısından da önemlidir. Ben insandan gelen en olumsuz şeyin sebebini doğru nefes alamayışımızdan kaynaklandığına inanıyorum.
Ayrıca gönül kırıcı bir söz de birkaç saniye içinde söylenir, oysa kırılan bir gönlü onarmak çok uzun zaman alır.
Kendimize gelmemiz için aldığımız bu nefes alış verişi aynı zamanda içimizdeki derinlikte ki o ilahi kıvılcımı da görmemize sebep olabilir.
İşte o zaman o kıvılcımı yelpazeleyebilirsiniz. Eleştiri, hoşgörüsüzlük ve anlayış eksikliği ile onu söndürmeye çalışmaktan vazgeçersiniz.
Ve bilirsiniz ki tüm insanlar eşittir.
****
Her şey bir bütünün parçasıdır ve biz o bütündeniz. Bunu tam anladığımızda ve kabul ettiğimizde, asla ayrılığa düşmeyeceğimize eminim. O bütünden asla uzaklaşmayız. Çünkü o, yaşamak ve uygulamak gücünü ve gerçeğini gösterecektir bize.
Öyleyse hemen şimdi öğrenmiş olduklarımızı yaşayalım ki, o dersler artık bizim için gerçeği olmayan boş sözler olarak kalmasın.
Tohum toprağa atılmadıkça ve uygun koşullar sağlanmadıkça gelişemez. İnsan da kendine uygun bir çevrede bulunmadıkça sevgi ile anlayış ile sarılmadıkça büyüyüp gelişemez ve kendini ifade edemez.
Ancak gerekli koşullar sağlandığında, olacak olan olur ve hızla gelir.
****
Muhteşem YENİNİN ışığında, eski geride bırakılır, akıl ve gönlün genişleme ve büyümesi, sınır tanımaksızın gerçekleşiverir.
***
Her yeni senede ben de kendi gelişimimde olsun ve başkalarına ışık tutacağına inandığım bir takım yaşam seçeneklerinden bir demet hazırlarım. Bugünlerde bazılarını size sunmak istiyorum naçizane… Maide’ce…