Kategori arşivi: Ahmet FİDAN (Yrd.Doç.Dr.)

Dr. Ahmet FİDAN ın Tüm Yazılarını Göster

Kentsel Alan Tanımında Yeni Eğilimler ve Küreselleşme Bağlamında Türkiye’de Kurulacak 13 Yeni Büyükşehir Belediyesinin Kent Sınırı Kapsamında Değerlendirilmesi

Kentsel Alan Tanımında Yeni Eğilimler ve Küreselleşme Bağlamında Türkiye’de Kurulacak 13 Yeni Büyükşehir Belediyesinin Kent Sınırı Kapsamında Değerlendirilmesi

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

Ordu Üniversitesi Ünye İİBF Öğretim Üyesi

ÖZET:

2004-2005 yıllarındaki yerel yönetim reformları ve yasal yenilenme sürecinden bu yana, kent ve kente dair irili ufaklı binlerce gelişme olmuştur. Ne var ki, kapsamımızın entelektüel ölçeği, öne çıkarılması gereken konu sayısını daraltmaktadır. Bu açıdan bahsini ettiğimiz yıllardan bu günlere kadar, Türkiye’deki yerel yönetim birimlerinden ‘Büyükşehir Belediyeleri’nin sayılarına 13 tane daha eklenerek Büyükşehir Belediye sayısının 29 a çıkarılması yönetim bilimleri disiplini içinde yerel yönetimler bilim alanındaki en önemli gelişmelerdi. Zira bu değişiklik ile, büyükşehirlerimiz sadece sayısal artışla kalmamış, 13 Büyükşehir ile birlikte diğer bütün Büyükşehir Belediyelerinin de sınırları il idari sınırı ile birleştirilmiştir. Böylece, bir yandan Türkiye’ye 13 Büyükşehir Belediyesi daha kazandırılmış, bir yandan da 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda nüfus sayısında bir değişikliğe gidilmeksizin bu değişiklik gerçekleştirilmiş oldu.

Bu son yerel yönetimlere ilişkin yasal değişiklik büyükşehir sınırları içinde neredeyse tamamen anlamsız hale gelmiş olan İl Özel Yönetimlerinin sonunu getirerek yönetimde tek başlılık, etkinlik ve verimlilik açısından son derece isabetli bir düzeni de sağlamış olacaktır.

Çalışmamızda, ilkin, 13 yeni büyükşehir belediyesinin gerekliliği, ardından bunların türel bağlamda seçiminin irdelenmesini, ardından bu değişikliğin zamanlamasını, ardından, il idare sınırı ile örtüştürme uygulamasını ve en son olarak ta bu süreçte belde iken köye dönüşen veya bir ilçeden başka ilçeye bağlanan belde veya yerleşim yerlerinin değerlendirilmesini yapıp, bundan sonraki benzer süreçlerin daha sağlıklı yönetilmesi veya yönlendirilmesi açısından önerilerde bulunulacaktır. Okumaya devam et

Kentsel Rekabet Ortamında Merkezi Yönetim – Yerel Yönetim Dengesi ve Hizmet Sunumlarında Popülistleşme Eğilimlerindeki Tehlike

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

ÖZET

Toplumbilimsel ölçüde ulaşım ve iletişim altyapı ve teknolojilerindeki gelişmelerin, çılgınca bireyselleşmeyi doğurduğu gibi, kentsel kamusal hizmetlerin sürdürüldüğü yerel yönetimlerde de böylesi (egosantrik açılımlı) sonuçlar doğurmaktadır.

Son 20-30 yıl içinde yerel yönetimlerin gerek hizmet sunumundaki çeşitliğin artması ve yeni hizmet ücretlendirme alanlarının gelişmesi gerekse 2005 li yıllardan sonra yeni yerel yönetim mevzuatının kabul edilmesiyle, gerekse alternatif hizmet sunma yöntemlerinin kullanılmasıyla kaynak sorunları önemli ölçüde azalmıştır. Bu gün için yerel yönetimlerce dile getirilen kaynak sorunları, gittikçe obezleşen yerel kamusal yatırımların bir gerekçesidir.

2005 li yıllardan sonra yerel yönetim mevzuatıyla da desteklenen “yerelleşme” eğilimleri merkezi yönetimdeki kimi yetkilerin hızlı bir şekilde yerele göçerilmesi ile hızlanmış ve merkezden yönetilen çoğu kentsel kamusal hizmetler gerçekten o yerel yönetim kuruluşu için gerekli olup olmamasına bakılmaksızın verilmek istenmiştir. Merkezi yönetimden yerel yönetime kayan ağırlık dengesi, yerelde kentleri ve kent yöneticilerini ‘ölçek ekonomisine’ ve ‘optimum hizmet alanı’ ilkesine uymayacak türde rekabet ortamına sokmuştur.

30 bin nüfuslu bir yerel yönetim birimi bile asfalt fabrikası, su arıtma tesisi veya katı atık işleme tesisi Okumaya devam et

Anayasaların Yapım Süreçlerinin Özgünlük Anlamda Niteliği Üzerine Değerlendirme ve Öneriler

Sivil, Organik, Yapma Anayasa Sürecinde Bir Değerlendirme:

Dr. Ahmet FİDAN

GİRİŞ:

İnsanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan toplumlar kendi aralarında oydaşarak meşru otoriteyi ortaya çıkarırlar ve bu otoritenin belli bir toprak parçası üzerinde ve belli ülkü birliğini taşıyan insanlar üzerinde örgütlenmesi ile “devlet“i var ederler.

Devletin bireylerle, bireylerin devletle ve bireylerin bireylerle olan hukuku, egemenlik ve özgürlükler ödünleşmesi de en üst statüde “anayasa” metinlerinde va’z edilir. Yer yer kazuistik yer yer soyut, yer yer yazılı ve yazısız olmak üzere dünya üzerinde var olan ülkelerin kendilerine özgü anayasaları bulunmaktadır.

1. Tarihsel Süreç İçinde Anayasalar, Anayayasacılık Hareketleri ve Anayasaların Özgünlüğü

Devletler tarihsel süreç içinde genellikle anayasalarını olaganüstü dönemlerde yaparlar. Olağan dönemlerde yapılan anayasalar çoğunlukla en sağlıklı anayasalardır. Okumaya devam et

Yerel Yönetimlerde Ölçek ve Sınır Belirleme Sorunları

Yerel Yönetimlerde Demografik Ölçek ve Sınır Belirleme Sorunları

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

GİRİŞ

Belediyelerin ölçekleri çoğu zaman sorun olmasa bile, bu ölçeklerde baz olarak alınacak sınırların belirlenmesinde çıkar ve/veya menfaat çatışmaları olabilmektedir.

Bu nedenle büyükşehir belediyesi olmak için daha fazla nüfus gerekmekte, bu nüfusu bulamayan kentler, normal belediyeden farklı olarak bütünşehir belediyesi statüsüne geçmek istemektedirler. Bütünşehir belediyesinde de sınırlar ve bu kapsamdaki belde belediyelerinin statüleri değişmekte ve esas sorun da çoğunlukla bunlardan kaynaklanmaktadır.

1. Büyükşehir Belediyelerinin Demografik Açıdan Seyri:

1982 Anayasamızın 127. maddesi, büyük yerleşim yerleri için özel yönetim biçimi geliştirilebileceğindenUnknown Objectbahsetmektedir. 3 Mart 2004 yılında yapılan Okumaya devam et

Türkiye Birleşik Devletleri / Türk Birleşik Devletleri

Türk Siyasal Hayatında Bölgesel Siyaset ve Türkiye Birleşik Devletleri Stratejisi

Yrd.Dr. Dr. Ahmet FİDAN

1. Türk Siyasal Hayatında Coğrafi Kısırlık:

Siyasal Partilerin aldıkları oy dağılımını Türkiye haritası üzerine yerleştirdiğimizde yıllardır karşımıza benzeri bir gerçek çıkmaktadır. Ülkenin Sahil kesimleri daha çok liberal veya sosyal demokrat partileri tercih ederken, iç kesimler daha çok muhafazakar partileri ve/veya dinsel eğilimli partileri tercih etmektedir. Böylesi bir dağılım ilk bakışta doğal karşılanabilir. Zira seçmen profilleri açısından önceden kestirilebilir bir siyasal davranış ortaya konmaktadır. Ancak ülke içindeki insan katmanlarının bu anlamda ayrışık yapı içinde Okumaya devam et