Kategori arşivi: Gürol ÖZCÜRE (Doç.Dr.)

Rio+20 Sonuç Bildirgesi’nin Okyanuslar ve Denizler Bölümü; “İstediğimiz Gelecek”mi?

Doç.Dr.Gürol ÖZCÜRE

Ordu Üniversitesi, Ünye İİBF Öğretim Üyesi

ÖZET

Günümüz iş dünyası sosyo-ekonomik yaşamda üçlü bir sürdürülebilirlik (sustainability) krizi içine girmiştir. 1. Finansal, 2. Ekolojik (çevre) ve 3. Toplumsal (sosyal) boyutları bulunan bu krizden çıkış için serbest piyasacı neoliberal) ve kâr odaklı yönetişim yerine buna alternatif olarak toplumsal ve ekolojik (çevresel) yani, yeşil olan kurumsal yönetişim (corporate governance) uygulamalarını öne çıkaran çözümler geliştirmek zorundayız.

1992 yılında gerçekleştirilen 20 yıl önceki ilk Rio’dan bu yana, onlarca başka anlaşma, yüzlerce toplantı yapıldı ama elbette gezegenimizin sürdürülebilirliğini sağlamak ve sosyo-ekonomik dengesizlikleri gidermek açısından hiçbir sorun bütünüyle çözülememiştir.

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca ekolojik (çevre) kriz daha da derinleşti. Dünya ’da artan çevre sorunları, yoksulluk, kuzey ve güney ülkeleri arasındaki refah dengesizliğine bir çözüm bulabilmek için 100’ü aşkın devletin temsilcileri Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 2012 yılında ikinci kez bir araya geldiler. Zirveye ülkemizden de başbakan ve bakanlar dahil çeşitli kamu kurumları, üniversiteler ve özel
sektörden temsilcilerin bulunduğu 200 kişilik bir katılım sağlanırken, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden devlet ve hükümet başkanları, parlamenterler, belediye başkanları, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, G-7 yetkilileri, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarını temsilen 40.000’in üzerinde katılım sağlanmıştır. Bu çalışmada Rio 20 nin Denizler ve okyanuslar bölümünde dile getirilen hususlar ve hassasiyetler incelenmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler:

rio 20, okyanuslar, sürdürülebilirlik, habitat, çevre, deniz, denicilik,  Okumaya devam et

Piri Reis’in Haritası’nın Ticari Açıdan Önemi ve Özellikleri

Doç.Dr. Gürol ÖZCÜRE

Ordu Üniversitesi Ünye İİBF Öğretim Üyesi

ÖZET

16. Yüzyıl’da büyük oranda Çin’den İtalya’ya uzanan İpek Yolu üzerinde gerçekleşen dünya ticareti, Akdeniz’in fethedilmesiyle Osmanlıların kontrolüne girmeye başlayınca, dünyanın düz değil yuvarlak olduğunun keşfedilmesiyle, Avrupalılar devamlı batıya giderek Hint ve Çin’den gelen mallara daha kolay ulaşabilecekleri rotalar aramaya başladılar.

Devamlı batıya dümen kırarak, “Yedi İklim Dört Bucak” Hindistan Rotası aramalarının asıl nedeni elbette ucuz ve karlı mallara ulaşabilecekleri Osmanlı’nın kontrolünde olmayan yeni bir deniz yolu bulmaktı. Böylece, zenginlik ve ticaret bu keşif çabalarının itici gücü haline geldi. Çünkü, bu seferler o zamanın ünlü kraliyet ailelerince finanse ediliyor ve seferlerden elde edilen maliyetin 4 katına ulaşıyordu. Sonunda, Kristof Kolomb, 1492’de yeni kıta, Amerika’ya ulaştı. Ancak, karşılaştığı Amerikan Yerlilerini Hintli sanıyordu. Çünkü, vardığı yerin Hindistan olduğunu sanıyordu. Elbette Osmanlıyı bu şekilde devre dışı bırakmaya dönük deniz keşifleri ve ticaret yolları arayışları karşısında Osmanlıların da denizcilikte onlarla rekabet içinde olduğunu görüyoruz.

Osmanlıyı Avrupa devletleri karşısında gerileten de bu yeni deniz yolları keşifleri sayesinde, Avrupa’ya getirilen değerli ticaret mallarının, kıymetli madenlerin ve kölelerin oluşturduğu gemilerle getirilen zenginlikti. İşte bu rekabetin sonunda üstün gelen Avrupalılar ile Osmanlı arasındaki deniz savaşları Piri Reis’in de hayatına mal olmuştur. Piri Reis’in Portekizliler ile Hürmüz Boğazı’nda geçen savaş ve mücadelesini bu yazının sonunda bulacaksınız.

Anahtar Kelimeler:

denizcilik, piri reis, piri reisin haritası, tür denizciliği

Okumaya devam et

AB Tarım Politikasına Uyum Perspektifinde Fiskobirlik ve Fındık Üreticilerinin Ekonomik Ve Sosyal Sorunlarına Çözüm Arayışları

Doç.Dr. Gürol ÖZCÜRE*

Ünye İİBF Öğretim Üyesi

Özet 

Türkiye’de tarım kesiminin yaygınlığına karşın, küreselleşme ve AB’nin gereklerine uyum çabaları henüz istenen sonuçları vermekten uzak kalmıştır. Dolayısıyla, istihdam, yeniden yapılanma ve tarımsal destekleme sistemi uyum sorunları ile karşılaşmıştır. Bu alandaki gecikmeler, çiftçileri, tüketicileri, kamu otoriteleri ve hükümet temsilcilerini güç durumda bırakmakta ve olumsuz etkilemektedir. Bu koşulların etkisini yoğun olarak hissettirdiği Karadeniz Bölgesi’nde, günümüzde, geniş bir çiftçi grubunun tek geçim kaynağı fındık tarımıdır. Fındık üreticilerinin üye olduğu kooperatif kuruluş Fiskobirlik, 2000 yılından itibaren yeniden yapılandırmaya tabi tutulmuştur. Fiskobirlik, 2005 ve 2006 yılı fındık alım sezonunda aldığı ürünün bir kısmının bedelini, bugüne kadar ödeyememiştir. Böylece, 1938’de kuruluşundan günümüze kadar görülmedik bir şekilde, bir finansman krizine girmiştir. Bu gelişmeler çiftçilerin pek çok ekonomik ve sosyal sorunla karşılaşmasına ve 31 Temmuz 2006’da, Ordu İli’nde yüz bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Okumaya devam et