Haberleri izliyorum bir taraftan.
Ayakkabı fırlatmanın mimarı Iraklı bir gazeteci. Ülkesini işgal eden ve yıllardan beri ülkesine kan kusturan işgalci Amerikan devlet başkanına fırlattı.
Bu tarihi bir olay.
Arkasından dünyanın birçok yerinde ayakkabısını eline alan fırlatmaya başladı.
Son olarak bizim ülkemizde de taklitçi biri kamera önünde şov yapmak amacından başka anlamı olamayan ayakkabı eylemi yaptı. Arkasından bazı kanallar bu taklitçiyi ekrana taşıdılar. Sanırım hazırlıyorlar bir şeylere.
Size tavsiyem şu. Taklit etmeyin. EN İYİ TAKLİT EN KÖTÜ ASLINDAN DAHA KÖTÜDÜR.
Orijinal şeyler bulun markası size ait olsun. Ama bu sizin gibilerde olmaz. Yüreği gerçekten yananlar bulur onu. O gün üretir onu. Sizin öyle derdiniz yok.
Önünüze on eşek katılsa dokuzunu kaybedersiniz ve sadece bindiğiniz eşek kalır altınızda
Şu malum protesto haberlerinden bahsediyorum yeri gelmişken. İstanbul’ u viraneye çevirmeyi hedefleyen bir küçük gurup. Bakın orijinal bir eylem modeli vardır orda. Polis helikopterine gönderilen bir maytap.
Sözde İMF yi protesto edenler yani.
Ama hedefte polis var. Hakkâri DE üç kişi kurşunlanarak öldürüldü. Bunun biri Engin Açıkgöz isimli polis memuru. Talihsiz iki kardeşinin de yanında öldürülmesi vahşetin ve kinin derecesini anlamaya yeter.
Bunlar iç işleri bakanlığının dikkatinden kaçmıyordur umarım.
Polisin eli kolu da bağlı. Buradan öyle görülüyor. Polis sanki sindirilmek isteniyor. Polis işini tam yapsa birileri hemen yaygarayı basıyor.
“Orantısız güç hikâyesi “ Neyin orantısı ise? Yani eylemcilere bakarak adam başı bir polis mi görevlendirilecek. Yoksa onlar yakıp yıkarken masum vatandaş korku ile sindirilirken polis okşayacak mı?
Polisin görevi ne? Yemek yiyen, dükkânında esnaflık yapan her şeyden habersiz vatandaşı korumak değil mi?
Geçelim daha önce kendini korumak zorunda değil mi;?
Bırakalım yapsınlar.. Hani IMF yi protesto yapacaklar ya..Bırakalım yapsın o zaman bu iki yüz kişi herhalde İstanbul’u teslim alacaklar herhalde?
Bu vatan hainlerini insanlık düşmanlarını kimler salıyor ortalığa? Soruyorum ama soru değil aslında bu. Bu ülkede bunu tahmin etmeyen bir akıllı bulunamaz. Baykal Hariç. O Ergenekon konusunda da bir yılda ikna oldu. Baykal dışında herkes bilir. Bunu bilmeyecek ne var.
Taşeron örgütler. Ergenekon davasını baltalamak için ellerinden geleni yapmaya başladılar. Hedefte ise polis var.
Dikkat edilirse son üç yılda polise yapılan saldırılarda büyük artış var. Yetmişli yıllarda da polisi bu hale getirmişlerdi.
Ama arada kalan vatandaş, esnaf.
Amaç protesto etmek değil. Bunu yetkililerin anlaması gerek ama acaba anlıyorlar da anladıklarını biz mi anlamıyoruz.
İç işleri emniyet genel müdürlüğü İstanbul valiliği ve İstanbul emniyet müdürlüğü.
Bu provokasyon eylemlerin arkasında bir dizi cesette bırakabilir. Acaba bunun hesabı nasıl sorulurdu o zaman?
Kim e sorulurdu?
Demokratik haklar sınıfına giriyor mu bu eylemler? O muhtemel olası ölümler ve gerçekleşen, yakılan yıkılan vitrinler, arabalar banka vezneleri. Bunlar demokratik hakların verdiği özgürlükle mi yıkılıyor?
Peki, bu azgın sürü yakalanmıyor mu? Bunların arasında ve arkasında kimler var?
Son olarak sayın başbakanın konuşmasında Ahmet kaya ve bazı sanatçılara yer vermesi
Sanırım ben bu siyasi manifestoyu yazalı yıllar oldu. Hani aklıma gelmedi de değil. Acaba Sayın Başbakanımız lütfedip bizim yazıyı mı okudu acaba dedim
Yeri gelmişken bir daha aktarayım
Gözümün nuru Hacı Bektaş tan, gönlümün sesi Yunus emre ye.
Mana aleminin sarrafı Mevlana dan şah kapısının piri Sultan abdala
Yürek yangını Ozan Ariften, Çile İnsanı Ahmet Kaya ya
Ve Anadolu’nun kuralsız sesleri
Mahzuni Şeriften Abdurrahim Karakoç’a kadar
Anadolu’nun bu çok renkli iklimini mücerret kıymetler potasında eritmek;
Ciğerinden kalemine kan çekerek kütüphane çapında beyin çatlatan
Üstat Necip Fazıl beyin fikir dünyasında Anadolu insanının zihin coğrafyasını çizmek ve Buradaki değerlerin hayata hakim olmasını sağlamak;
Ahlaksızlığın ahlak, edebisizliğin edep olarak algılandığı günümüzde
Daha edeplisini görse bile “edepsizlik” etmeyecek fıtrat çizgisini belirlemek,
Erkeğinde asalet, kadınında zarafeti kaybeden bir topluluk değil
Her biri diğerinin üstün kılınan meziyetlerini tanıyıcı kabullenici ve hazmedici yüreğe sahip nesiller eğitmek;
Ve Bizans entrikaları ile değil;
İnsan haysiyetini esas alan siyasi anlayışı hâkim kılmaktır
Benim bildiğim siyaset zıtlar arasındaki dengeyi sağlamaktır. Aksi halde çarktan çıkmış gibi aynı türden aynı telden ve daha açıkçası aynı ırktan saf bir topluluk bulmak mümkün değildir.
Tayyip Bey de bunu yapıyor.
Herkese şapka giydirmekle milli birlik ve beraberlik olmuyor demek ki!