Her yıl 21 Şubat günü Birleşmiş Milletlere bağlı UNESCO tarafından Dünya Ana Diller günü olarak kutlanmaktadır. UNESCO her yıl 21 Şubat öncesinde, tehlike altındaki ana diller başlığı altında yayınladığı raporlar ile kaybolmakta olan diller hakkında bilgi vermektedir. 21 Şubat 2009 öncesinde UNESCO yayınladığı bir bildiri ile dünyada tehlike
altında olan diller hakkında dikkat çekici bilgiler vermiştir. Buna göre Türkiye’de: 15 dil tehlike atındadır. Tehlike altındaki bu 15 dil hangileridir? “Ubıhça, Mlahso, Kapadokyaca, Hertevin, Çerkes Dilleri, Zazaca vs…”
YÖK 10 Eylül 2009 tarihli kararı ile Mardin Artuklu Üniversitesinde “Yaşayan Diller” adıyla bir bölümün açılacağını ilan etmiştir. Yaşayan Diller bölümünde hangi diller okutulacaktır? Kürtçe, Süryanice, Aramice diye açıklandı. Şahsen Kürtçe, Süryanice ve Aramice’ye hiç bir itirazım yoktur. YÖK Başkanı Sn Özcan “12-13 milyon insanın konuştuğu Kürtçenin öğretilmesinin doğal olduğunu” açıklamış bulunmaktadır. Sn. Özcan’ın bu rakamları nereden aldığı önemlidir ama konu Kürtlerin sayısı değildir. Kürtler 12 milyonda olsa 1 milyonda olsa Kürçe bölümü Üniversitelerde olmalıdır.
Ancak bir dilin öğretilmesi yalnızca onu konuşanların sayısı ile açıklanabilir mi? Böyle bir açıklamanın son derece mantıksız olduğu açıktır. Çünkü bu mantık esas alındığında Ülkemizde ki Aramice ve Süryanice konuşanlar dikkate alındığında bu iki dilin “Yaşayan Diller” kapsamnda Üniversitelerde okutulmaya çalışılması son derece anlamsızdır. Sayıları 40-50 bin arasındaki Süryaniceye dikkat eden YÖK, sayılarını kimsenin bilmediği ama bir kaç yüzle sınırlı olacağını da her kesin tahmin edebileceği Aramiceye dikkat eden YÖK, yine sayıları bir kaç milyon olan ve UNESCO tarafından da Türkiye’de tehlike altındaki diller arasında sayılan Zazaca, Çerkesçe diye bilinen Abazaca, Ubıhça, Kabartayca dikkat etmemesi büyük bir ayıptır.
Çünkü Sivas’ın doğu ilçelerinden başlayarak, Erzincan-Erzurum-Muş-Bingöl-Elazığ-Tunceli il ve ilçelerinde yaşayan ve sayıları bir kaç milyon olan Zazaca ciddi olarak tehlike altındadır. Çünkü Kürtçe diye bilinen Kırmancinin bir lehçesi günümüzde Irak’ta ikinci resmi dil olarak ilan edilmiştir. Gelişmekte ve konuşulmaya devam edilmektedir.
Ancak her bakımdan bağımsız ve apayrı bir dil olan Zazaca dünyada hiç bir ülkede resmi olarak konuşulmamaktadır. İran ve Türkyede konuşulan Zazaca lehçeleri yalnızca bir konuşma dili olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadr. Ancak Kırmanci olanlar Zazacayı “Kürtçenin bir lehçesi saymaya” devam etmektedirler. Zazacanın yok olmasına gerilemesine Kırmanciler de bu tutumaları ile yardım etmektedirler. Zazaca giderek etki alanını kaybetmektedir. Zazalar ana dillerini daha çok unutmakta, bir kısmı Türkçe bir kısmı da Kürtçe (Kırmanci) konuşmaktadır.
YÖK sayıları bir kaç yüz olan Aramilerin dillerine Ünivesitede yer açarken, sayıları bir kaç milyon olan Zazaların ve bir o kadar olan Çerkes dillerini yok saymaya onların Türklerin ve Kürtlerin arasında asimile olmalarına seyirci
kalmaktadır. Zazacanın Kırmancinin bir lehçesi olduğu idddiası Türk makamları tarafından da inatla kabul edilmektedir.
Adeta Zazalık ve onun dili yok sayılmaktadır. Kırmanciler içinde ve onların bir cüzü sayılmaktadır. Türk makamları ve YÖK Başkanı keşke bu konularda karar almazdan önce Kırmanci tarafını dinlediği gibi onların dilleri içn bölüm açtığı gibi keşke Zaza tarafını da dinleseydi, onların da bir görüşü bir isteği olup olmadığını anlayıp dinledikten sonra karar alsaydı daha anlamlı ve daha gerçekçi olacaktı.
YÖK bu kararı ile devam edip gelmekte olan büyük bir ayıbı adeta sahiplenmiştir. Aramiceye gösterdiği hassasiyeti Zazacaya göstermemiştir. Devlet uygulamalrında “Devletin etnik kör olacağı” görüşü Zazalar ve Zazaca için bir kere daha yok sayılmıştır.
Şunu kabul etmek gerekir ki Zazacanın konuşulması, varlığını gelişerek devam ettirmesinin Türkiyede hiç kimseye ve kuruma zararı yoktur. Ama kaybolup unutlması halinde büyük bir ayıp olacaktır. Bir zamanlar Türkiye’de Zazaca varmış konuşulurmuş denilmesi ayıbında YÖK’nde büyük bir payı olacaktır. YÖK’ün ayıpları elbette Zazacadan ibaret değildir. Başkaca çok büyük ayıpları da vardır.. Bu yazdıklaım Çerkesçe dilleri içinde fazlası
ile geçerlidir.
Kur’anda Rum Suresi 22. ayette “O’nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.” Hucurat Suresi 13. ayette “Ey insanlar!
Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve bir birinizle tanışmanız için sizi kavimler ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınınz, ondan en çok korkanınızdır.”
Bu ayetler bütün diller gibi elbtte Zazaca içinde geçerlidir. İslami hassasiyeti olanların Zazaca hakkında son derece ilgisiz kalmaları ise anaşılır bir tutum değildir. Belki bazıları, sınıf arkadaşımız, mesai arkadaşımız, belki komşumuz
hemşehrimiz, belki akrabamız veya arkadaşımız olan sayıları da ancak bir kaç milyonla ifade edileblecek olan Türkiyedeki Zazaların ana dillerinin giderek kaybolmaya başladığı, uluslar arası raporlarda bile yer almasına rağmen Türkiyedeki halkın çok büyük bir çoğunluğun ve Türk makamlarının ilgisiz ve duyarsız kalmaları ibretlik bir olaydır.
İlgili olsun olmasın pek çok konu hakkında ayetleri bazen tevil ederek bazen tahrif ederek açıklamalar yapanların sıra Zazacaya gelince birden bire sessizliğe ilgisizliğe yönelmeleri büyük bir ayıptır.Madem diller Allah’ın ayetlerinden dir. Ki ayetlerde bile açık açık bu husus yer almıştır. Aynı durum Zazaca içinde geçerlidir. Kendi anadilimiz için gösterdiğimiz özeni, akrabamız, arkadaşımız, hemşehrimiz, vatandaşımız olan Zazalar ve diğe kavimlerin ana dilleri içinde aynı ölçüde geçerli saymadıkça bu ayıptan bizimde bir payımız olacaktır.