Tam eli kanlı terörist başının on yedi santimetrelik kavgasını unutmaya başlamışken yeni bir ölçü vakası ile karşılaştık.Birkaç gündür bütün ülkenin gündemini alt üst eden vakayı biliyorsunuz.
Büyük bir mizansen demeliyiz ona.
İsrail dışişleri bakan yardımcısının oynadığı yazanı henüz belli olmayan bir mizansen.
Sayelerinde daha yüksekte oturmanın nasıl bir ‘intikam’ biçimi olduğunu da bütün dünyayla beraber görmüş ve öğrenmiş olduk.
Katliamlar ülkesi İsrail Davos da yediği sillenin ağırlığını ve acısını üzerinden atamamış anlaşılan.
Öldürmeye gelince öldürmeyi en iyi siz biliyorsunuz demişti Erdoğan.
Birkaç santimetre yüksekte oturarak bu acıyı üzerlerinden atmak istediler.
Bunun aslında ‘alçak bir uçuş’ dan öteye geçemeyeceğini hesaplamadan yaptıkları zaman geçmeden anlaşıldı.
Kartallar bu sefer ‘yüksekte’ oturmuş ama ‘alçak bir uçuş’ gerçekleştirmişlerdi.
Uzun zamandır büyük bir irtifa kaybı içerisinde olan bu uçuş ekibi sanırım öfkenin verdiği telaşla
uçalım da ne olursa olsun diyerek harekete geçti ve büyük bir yere çakılış yaşadılar.
Sen on-onbeş santimetreden kalkarsan ineceğin yere de çabuk inersin işte.
İnsansız hava aracı ‘heron’ların mucitleri ,konu diplomatik uçuşlar olunca insanlı hava araçlarını
kullanmakta büyük acemilik yaşıyorlardı.
Bir toprak parçasında onca mukaddes ize rağmen kanın ve vahşetin yaşaması için var güçleriyle uğraşan bu zevatın uykusunu kaç zamandır kaçıran bir ülke olduğumuzu biliyorduk da,son yaşattığımız soğuk duşla bunu perçinletmiş olduk.
Dünya ,adına mizansen veya maskaralık ne derseniz deyin bu komediden sonra Türkiye’nin yanında yer aldı.
Bu hayal kırıklıkları ve moral kaybından sonra büyük bir yıkım yaşayacakları kesin.
Ya ‘’yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır ‘’diyerek bir kez daha kendi oyunuyla tuş olan güreşçi gibi saldırıya geçecekler veya ‘’mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır’’ diyerek her adımlarını kaosa dönüştüren bereketsizliklerle ,kesif bir umutsuzluğun başlarına getireceği o dramatik sona hazırlanacaklardır.
Afgan –Rus savaşında yirmilik çivi saplanmış patatesler kullanarak dev Rus tanklarını kullanılamaz hale getiren irade ,büyük soba borularını andıran çakma füzelerle şimdide korkunun çocuklarını kullanılamaz hale getiriyor.
On yedi santimetre daha yukarıda oturup sonrada bunu özenle hazırlanmış gazeteciler ile paylaşan diplomatik deha (!) yıllarca çakma füzeleri bahane edip yakıp yıktıklarının yaralayıp öldürdüklerinin hesabını verirken bakalım nasıl bir yol keşfedeceklerdir.
Onu onlar düşünsün.
Bizse, Mukaddes toprakları lanetli kademlerle kirleten soysuz yürüyüş mutlaka sona erecek diyerek , yedi kat göklerin mucizevi rampası o nezih mekan da ,yeni Cafer’lerin tayyarlığını soluklamaya başlayacağını söyleyerek bu diplomatik mevzuu metafizik bir finalle bitiriyoruz.