Yün ve İpek

Yün koyunlardan kırkılır ve eğrilir ip haline getirilir. Koyunların ince ince kıl gibi yün tüyleri birleştirilir ip yapılır. Koyunlar bu işten yani yün kırkımından memnundurlar. Saç traşı olmuş ferahlamış ilkokul çocukları gibi oynaya zıplaya dönerler sürülerinin içine.Bu eğri büğrü yün tüyler dümdüz bir ip haline getirilir. Dosdoğru olurlar. Yün ipinden yün hırka örülür ana elleriyle. Yün Hırka çok meşhurdur dilimizde. Hırka dendiğinde aklınıza Veysel Karani gelmiyor mu ?

Birde ipek vardır. İpek iplik, ipek kumaş, ipek elbise. İpekböceği kozasının içinde canlı canlı kaynar suya atılır ve öyle elde edilir ipek elbiseler. İpekböceğine fırsat verilmeden kozasını deldirmeden atmak şarttır kaynar suya. Delinmiş kozanın bir değeri yoktur ipekçi için. Kaynar suya atıldıklarında çığlık çığlığa giderler yüzlerce ipekböceği.

Bir yerde Fakirlerin giydiği yün hırka diğer tarafta zenginlerin giydiği ipek elbise. Birisi yokluk yolcusu diğeri varlık.

Hırka olayı

Efendimiz buyururlar ki: “Ümmetimden bir kimse vardır ki, Kıyamet günü Rabia ve Mudar kabilelerinin koyunlarının kılları adedince insana şefaat edecektir.” (ki bu iki kabile sürülerinin çokluğu ile tanınırlar)

Eshab-ı kiram sorar:

– Ya Resullallah kimdir bu nasipli?

– Allahın kullarından biri.

– Peki adı nedir?

– Üveys!

– Ya memleketi?

– Karen!

– O sizi gördü mü?

Efendimiz mânâlı mânâlı gülümser, “Baş gözü ile hayır!” derler. Sahabeden “Hayret!” diyenler olur, “Size böylesine aşık olan biri nasıl oluyor da koşmuyor huzurunuza?” Efendimiz izah eder: – Onun gelmemesi de bana olan bağlılığındandır. İhtiyar bir annesi vardır. İman etmiştir. Ancak gözleri görmez, hareket edemez. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, kazandığını annesine harcar”.

Hazret-i Ebubekir sorar:

– Ya Resulallah biz onu görür müyüz?

Efendimiz mübarek kafalarını “ne yazık ki hayır” manasında sallar, “Sen göremezsin” buyururlar, ama Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali’ye dönüp müjdeyi verirler: “Onu, siz göreceksiniz!” Sonra bir bir

vasıflarını tarif ederler ki, bu işaretlerden biri avucunun içindeki gümüşi beyazlıktır.

“Aşık için zaman geçmez” derler, ama aradan yıllar geçer. Hani o dakikaları asırlaşan yıllar…

Eğriler ve doğrular izafi midirler ?

İzafi olmayan evrensel eğriler ve doğrular var mıdır, varsa neler ?

Koyunlar ve İpekböcekleri kimler ?

Resulullah (sav) buyurdular ki: “Dünyada ipeği ahirette nasibi olmayanlar giyer.”

Resulullah (sav) buyurdular ki: “İpeği dünyada giyen ahirette giyemez.”

İki hadis bize ne düşündürebilir ?

Dünya da bazı insanlar tıpkı ipekçinin yaptığı gibi başkalarının yaşamlarını cehenneme çeviriyorlar. Aşıyla, işiyle, eşiyle bir çok tuzaklara düşürüp nice gönül yangınlarına sebep oluyorlar. Dünya da ipekliler giyiyorlar gariplerin gözyaşları ve feryatlarından dokunmuş.

Peki dünyanın ipeklilerini giymeyenler ahirette nasıl ipekliler giyebiliyor ?

Dünya yaşamlarında hakları gasp edilenler ahirette haklarını tahsil ediyor. Deniz yükselince balıkların karıncaları yedikleri, deniz çekildiğinde de karıncaların balıkları yedikleri gibi dünyada alacaklı olanlar ahirette alacaklarını tahsil ediyor. Balıklar ve karıncalar dünyasında bile adaletin tecelli ettiğini gören insanın, insanların arasında adaletin vuku bulmayacağına inanması imkansızdır.

Adalet evrenin ruhudur diyen Ömer Hayyam ve Adalet mülkün temelidir diyen Hz Ömer bir noktada birleşiyorlar.

09 Şubat 2010 Salı

UĞUR ÖZALTIN

print

Bir cevap yazın