Zavallı Ülkem Benim

 

Mayınlı araziyi temizlemek için yapılanlara şahit oldunuz değil mi? İçimdeki öfkenin sözcüklere dökülmüş halini bu köşede yazsam, ömrüm boyunca bir daha özgürlük yüzü göremem heralde. Hücrelerim bile titriyor. Hadi şimdi bunun bana politika olduğunu, iktidar sahibinin – kendince – doğru şeyler yapmaya çalıştığını, muhalefetin de adet olduğu üzre buna karşı çıktığını, böylece çıkar odaklarının oluştuğunu, pazarlıkların başladığını, muhalefetin, kabul etmesi durumunda iktidardan ne koparabileceğini, iktidarın da, muhalefetin daha önceki hatalarından yola çıkarak, sesini çıkartmayıp bu günler için kenarda tuttuğu dosyaları olduğunu söyleyin. Ben de size tüm kibarlığımı ve aklımı bir kenara bırakıp avazım çıktığı kadar yüreğimden geldiği gibi haykırayım.

Ne Diyorsun Sennnn Vatan Hainiiiiiii

 

Yıllarca el altından, el üstünden su havzalarının, yeraltı zenginliklerinin bulunduğu bölgelerden, İsraillilere çatır çatır toprak satıyorsunuz. Bu topraklar tarihinde eşine rastalanmamış bir toprak talanı var ve ben bunları söylediğim için, Allahsız, dinsiz, komünüst ( = Allahsız), pis, kötü oluyorum, hele ısrar edersem, önce annem, sonra karım, kızkardeşim ve de kızımla ilgili, yurtdışı seyahat listeleri, çeşitli belgeler!!!, dedikodu mekanizmaları üretiliyor. Sahip olduğunuz gazeteler “işte o melun” diyerek resmimi basıp, “haber” adı altında, hem iş yerimin hemde evimin adresini veriyor.

 

Ne yaparsan yap!

 

Tek bir karış toprağı – NE GEREKÇEYLE OLURSA OLSUN –   tehlikeye attığın an, o toprağın altından inlemeler duyarsın. Sana ne öğretilmiş olursa olsun, kulağına ne üflenmiş olursa olsun, ruhunu hangi şeytana satmış olursan ol, o sesi duyarsın. Hangi inanç mensubu olursan ol, neye, kime inanırsan inan, hiçbir semavi veya beşeri inancın asla kabullenmediği suçlar arasında vatan hainliği gelir. Vatana ihanet eden, bunu yapabilecek kadar alçalmış olan kişi, herşeyi ama herşeyi yapar.

 

Sen istediğin kadar “ paramız yok” de. Yaratan’ın sopası yok! Sen öyle bir yalan söylersin yüzün kızarmaz ama 4 gün sonra İran’a 700 milyon dolar ödediğin ortaya çıkar, hemde akla gelebilecek en salak gerekçe ile.

 

Doğalgaza ihtiyacın var. İran’dan alıyorsun (ne yazık ki). Ama İran sana öyle bir koşul kabul ettiriyor ki (eminim hiç zorlanmamışlardır) belli bir sürede, belli miktarda doğalgazı tüketmen gerekiyor. Sen ne yapıyorsun?  Halkına dünyanın en pahalı doğalgazını satıyorsun. Neden? Çünkü bakanlar, vekiller, tarikatlar, müridler, kısaca seni sen yapan kim varsa öyle bir yiyorsunuz ki ülkeyi, doğalgazı bu  fiayata satıyor olsan bile ancak belki ucu ucuna yetiyor. Peki istenen oluyor mu? Hayır tabiki. Neden? Çünkü zaten üç kuruş paraya mahkum ettiğin bu ülkenin büyük çoğunluğu, bir de o kadar doğalgaz parasını ödeyememeye başlıyor ve başka yollar bullarak ısınmayı yeğliyor. Yani senin hedeflediğin miktarı tüketmiyor. Sonuç? Hesap günü geliyor ve hep birlikte İran efendinin önünde uygun bir yöne doğru eğiliyoruz. Olan kime oluyor? Tabiki halka.

 

Şimdi söyleyin bakalım, bu gerekçe ile İran’a ödediğimiz 700 milyon dolar, o bölgedeki mayını temizlermiydi? Hatta temizlemekle kalmayıp daha birsürü yere yetermiydi yetmezmiydi?

 

Zannediliyorki ben siyasi olarak aynı fikirde olmadığım için iktidarı eleştiriyorum. İktidar  sahipleri de  beni ve benim gibi sadece bu ülkenin insanlarını düşünenleri karşı cepheye koyarak, kendini destekleyenlerin beynini yıkıyor.

 

Ama bütün bu hengame içinde tek bir soru var yanıtlanması gereken: O veya bu sebeple bu ülkenin toprağını birilerine peşkeş çekiyormusunuz çekmiyormusunuz?

 

Bu olaya hangi açıdan bakarsam bakayım içime sindiremiyor, önüme konan sebep-sonuç mantığını yemiyor, yiyemiyorum. Burası benim ülkem. Yani dünyanın en zor kurtuluş savaşını yüreği ile vermiş, sadece Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde değil, Cumhuriyet döneminde de toprak kutsallığını ön planda tutmuş, bu topraklarda yaşıyor olmayı, “neye inanıyorsun” a tercih etmiş, inancı bireysel bir hesap döngüsü olarak görmüş, Yaratan’ın işine karışmadığı gibi, kendisini de Yaratan ilan etmemiş, O’nun adına karar vermemiş insanların ülkesi. (şimdikilerin herbiri bir Yaratan, heralde bu topraklardan değiller !) Çünkü bize öğretildi ki; eğer topraklarında özgürlük rüzgarları esmiyorsa, inancının yeşereceği mutlu günler de yoktur.  

 

Kalın Sağlıcakla

print

Bir cevap yazın